He gripped the tennis racket tightly.
- Tenis raketini sıkıca kavradı.
Tom loosened his grip.
- Tom kavramasını gevşetti.
He clutched her arm firmly.
- O kolunu sıkıca kavradı.
The problem is beyond my grasp.
- Sorun benim kavramamın ötesinde.
I never know what to say to people who have absolutely no grasp of the basic facts and are too ignorant to realise it.
- En temel gerçekleri bile kavrayamayan ve bunu farkedemeyecek kadar cahil insanlara hiçbir zaman ne diyeceğimi bilmiyorum.