Your attendance isn't necessary.
- Katılman gerekli değil.
In Japan, attendance at elementary and junior high school is compulsory.
- Japonya'da ilk ve orta okula katılmak zorunludur.
Tom clearly isn't interested in joining our group.
- Tom grubumuza katılmayı açıkça istemedi.
I wish you'd consider joining our team.
- Keşke takımımıza katılmayı düşünsen.
Tom went to Boston to attend a conference.
- Tom konferansa katılmak için Boston'a gitti.
Why are you going to Japan? To attend a conference in Tokyo.
- Neden Japonya'ya gideceksin? Tokyo'da bir konferansa katılmak için.
You need an elevator if you want to go down twenty storeys.
- Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.
All storeys of the house are made of wood.
- Evin tüm katları ahşaptan yapılmıştır.
Would you like to join us for a game of cards?
- Kart oyunu için bize katılmak ister misiniz?
Would you like to join our team?
- Bizim takıma katılmak ister misin?
Tom never said he wanted to participate.
- Tom katılmak istediğini asla söylemedi.
They want to participate in the Olympic Games.
- Onlar Olimpiyat Oyunları'na katılmak istiyorlar.
Tom folded his clothes and put them in his suitcase.
- Tom giysilerini katladı ve onları valizine koydu.
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
A fire broke out on the first floor.
- Birinci katta bir yangın patlak verdi.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
Kate was surprised by Brian's story.
- Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
I live in a two story house.
- Ben iki katlı bir evde yaşarım.
Tom walked down a flight of stairs.
- Tom bir kat aşağıya yürüdü.
The young woman, after running up the stairs, opened the door of the house.
- Genç kız, üst kata çıktıktan sonra, evin kapısını açtı.
Church participation has fallen.
- Kilise katılımı düştü.
Sami falls into that category of people.
- Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
Please give us a call now if you want to participate in the workshop!
- Çalıştaya katılmak istiyorsanız lütfen şimdi bizi arayın.
He wants to participate in the contest.
- O, yarışmaya katılmak istiyor.
Australia is about twenty times larger than Japan.
- Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür.
She knows ten times as many English words as I do.
- O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
Tom walked down a flight of stairs.
- Tom bir kat aşağıya yürüdü.
I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid.
- Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.
Tom has agreed to attend.
- Tom katılmak için anlaştı.
I'm afraid I have to agree with Tom's analysis.
- Korkarım Tom'un analizlerine katılmak zorundayım.
Tom added his name to the list of people who wanted to attend the dance.
- Tom adını dansa katılmak isteyenlerin listesine ekledi.
I want to get involved in politics.
- Siyasete katılmak istiyorum.
We don't like to get involved.
- Katılmaktan hoşlanmıyoruz.
Tom and I are just getting ready to eat. Would you like to join us?
- Tom ve ben sadece yemek yemek için hazırlanıyoruz. Bize katılmak ister misin?
I have to agree with this.
- Buna katılmak zorundayım.
I'm afraid I have to agree with Tom's analysis.
- Korkarım Tom'un analizlerine katılmak zorundayım.
Tom left his coat downstairs.
- Tom ceketini alt katta bıraktı.
The house needs a new coat of paint.
- Evin yeni bir kat boyaya ihtiyacı var.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
This morning there was a thick layer of frost.
- Bu sabah kalın bir don katmanı vardı.
Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
- Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
If it's at all possible, I'd like you to take part in the next meeting.
- Eğer mümkün olursa, bir sonraki toplantıya katılmak istiyorum.
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
We'll have to double our budget for next year.
- Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
Please feel free to join in.
- Lütfen katılmak için çekinmeyin.
Tom doesn't want to take part in the ceremony.
- Tom törene katılmak istemiyor.
If it's at all possible, I'd like you to take part in the next meeting.
- Eğer mümkün olursa, bir sonraki toplantıya katılmak istiyorum.
What club would you like to join?
- Hangi kulübe katılmak istersiniz?
I want to join your club.
- Kulübünüze katılmak istiyorum.
A number of students said they would be happy to take part in the contest.
- Birkaç öğrenci yarışmaya katılmaktan mutlu olacağını söyledi.
During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.