Определение kat'i в Турецкий язык Английский Язык словарь
- (Tıp) positive
- üst kat
- upstairs
We heard someone go upstairs.
- Birinin üst kata gittiğini duyduk.
I saw him coming upstairs.
- Onu üst kata gelişini gördüm.
- kat
- story
I live in a two story house.
- Ben iki katlı bir evde yaşarım.
Kate was surprised by Brian's story.
- Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
- kat
- ply
- kat
- fold
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
Tom folded the paper before handing it to Mary.
- Tom kağıdı Mary'ye vermeden önce katladı.
- kat
- stair
The young woman, after running up the stairs, opened the door of the house.
- Genç kız, üst kata çıktıktan sonra, evin kapısını açtı.
I carried Tom down two flights of stairs.
- Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.
- kat
- floor
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
A fire broke out on the fifth floor.
- Beşinci katta bir yangın patlak verdi.
- kat hizmetleri
- Housekeeping department
- kat irtifaki
- floor irtifaki
- kat irtifakı
- construction servitude
- kat irtifakı
- ownership of the independent unit which is not ready for use yet, either because of on going development or construction work or due to the fact that usage permit from the municipality has not been get yet
- kat irtifakı
- (İnşaat) Floor easement
- kat mülkiyeti
- Condominium
- kat
- set (of clothes)
- kat
- presence, the presence of a distinguished personage
- kat
- multiple
- kat
- time(s)
- kat
- flat
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
- kat
- fall
Church participation has fallen.
- Kilise katılımı düştü.
Sami falls into that category of people.
- Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
- kat
- layer
This morning there was a thick layer of frost.
- Bu sabah kalın bir don katmanı vardı.
Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts.
- Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.
- kat
- floor; storey, story; layer, stratum; covering; fold; coat, coating; multiple; time(s)
- kat
- (Matematik) multiple
- kat
- layer, stratum; fold
- kat
- story, floor, Brit. storey
- kat
- coat
The house needs a new coat of paint.
- Evin yeni bir kat boyaya ihtiyacı var.
The house looked wonderful with its fresh coat of paint.
- Ev taze boya katıyla harika görünüyordu.
- kat
- lap
- kat
- deck
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
- kat
- coating
- kat
- (dokuma) pile
- kat görevlisi
- (mağaza) floorwalker
- kat haritası
- floor map
- kat irtifakı a sharing
- by each of a building's owners in the ownership of any story added to their building
- kat kat
- a) in layers b) many times more
- kat kat
- 1. in layers. 2. many times more, much more
- kat kat
- by long odds
- kat kat
- far and away
- kat kat olan
- voluminous
- kat kat olma
- plication
- kat kat olma
- stratification
- kat kat olmuş
- stratified
- kat kat olmuş deri
- plica
- kat kat pasta
- layer cake
- kat kat yapmak
- layer
- kat kat yapmak
- laminate
- kat kat üstün
- streets ahead of
- kat müdürü
- floor manager
- kat mülkiyeti
- ownership by apartment, condominium
- kat mülkiyeti condominium, ownership of one unit
- within a multi-unit building
- kat mülkiyetli daire
- condo
- kat planı
- floor plan
- kat sorumlusu
- (mağaza) floorwalker
- kat yeri
- crease, fold
- kat yeri
- crease
- kat çıkmak
- to add a storey
- kat çıkmak
- to add a story (to a building)
- kaçak kat a floor added
- to a building illegally
- ilk kat sıva sürmek
- render
- (bina) kat
- (İnşaat) floor
- iki kat
- twice
Your room is twice the size of mine.
- Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
He is twice as old as I.
- Benim iki katım kadar yaşlıdır.
- bayan kat görevlisi
- vale
- birinci kat
- first story
- birinci kat
- first coat
- birinci kat güverte
- (Askeri) upper deck
- bodrum kat
- lodge
- iki kat
- folded
- iki kat
- folded double
- iki kat
- very stooped
- iki kat
- bent double
- iki kat
- doubled
Tom doubled his investment in a year.
- Tom'un bir yıl içinde yatırımını iki katına çıkardı.
The population has doubled in the last five years.
- Nüfus son beş yıl içinde iki katına çıkmıştır.
- iki kat
- double-layer
- sekiz kat
- eight fold
- teras kat
- penthouse
- zemin kat
- first floor
I live on the first floor.
- Zemin katta oturuyorum.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
- bir kat daha
- more
- 11 kat
- 11 storeys
- 4 kat yükseklikte
- 4 floors high
- En Küçük Ortak Kat
- The smallest common multiple
- asla ve kat'a
- never. no way. by no means. absolutely not. not at all
- en küçük ortak kat
- Least common multiple
- n asma kat
- The mezzanine floor
- tek kat
- single-coat (paint) - tek kat boyaone story (building) - tek katlı binasingle story (building) - tek katlı bina
- tek kat boya
- single-coat paintone coat of paint
- alt kat
- downstairs
Tom came downstairs in his pajamas.
- Tom pijamaları ile alt kata geldi
Come downstairs as soon as possible.
- Mümkün olduğu kadar kısa sürede alt kata gel.
- alt kat
- a) ground floor b) downstairs
- alt kat
- 1. the floor below. 2. first floor, ground floor
- altı kat
- sextuple
- ana kat
- main level
- ara kat
- mezzanine
- ara kat
- interstage, mezzanine
- asma kat
- entresol
- asma kat
- mezzanine
- asma kat
- clerestory, mezzanine
- aşağı kat
- downstairs
Let's go downstairs for dinner.
- Akşam yemeği için aşağı kata inelim.
Dan came back downstairs.
- Dan aşağı kata geri geldi.
- beyaz kat
- white layer
- beş kat
- five fold
- bin kat
- millifold
- bin kat
- manifold; much
- bin kat
- thousandfold
- bin kat
- thousand fold
- bir kat daha
- still more
- birinci kat
- first floor
A fire broke out on the first floor.
- Birinci katta bir yangın patlak verdi.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
- birinci kat boya
- ground color
- dokuz kat
- ninefold
- dört kat
- fourfold
- enlemesine kat
- (Tekstil) crossways fold
- harita kat sayısı
- (Askeri) map k
- iki kat
- double
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
The population has doubled in the last five years.
- Nüfus son beş yıl içinde iki katına çıkmıştır.
- iki kat
- 1. doubled, folded. 2. bent double, very stooped
- iki kat
- a) doubled b) folded double c) twice
- iki kat arasındaki merdiven
- pair of stairs
- iki kat arasındaki merdivenler
- flight of stairs
- iki kat boyanmış
- double dyed
- iki kat etmek
- to double
- iki kat olarak
- doubly
- iki kat olmak
- to be bent double, become very stooped
- ikinci kat boya
- second coat of paint
- kuzey avrupa’da bir kat
- (Jeoloji) eburonian
- minimum kat ediş irtifası
- (Havacılık) minimum crossing altitude
- müstakil kat
- self contained flat
- normal kat
- (İnşaat) typical floor
- oluklu mukavva ara kat
- (Matbaacılık, Basımcılık) corrugating medium
- on iki kat
- twelvefold
- on iki kat
- duodenary
- on kat
- tenfold
- on kat
- decuple
- onbir kat
- elevenfold
- ortak kat
- ortakkat
- otel kat hizmetleri
- hotel housekeeping
- sahnenin bulunduğu kat
- parterre
- sekiz kat
- octuple
- son kat
- final stage, finishing coat
- son kat boya
- finish
- tipik kat
- (İnşaat) typical floor
- yedi kat
- sevenfold
- yedi kat el/yabancı
- complete stranger, total stranger
- yüz kat
- hundredfold
- zemin kat
- ground floor
I live on the ground floor.
- Ben zemin katta yaşıyorum.
The restaurant is on the ground floor.
- Restoran zemin katta.
- çekme kat
- çekmekat
- üst kat
- top floor en
- üst kat
- upper story
- üst kat
- abovestairs
- üç kat
- threefold
- üç kat
- triplicate
- üç kat
- triple
Since the Industrial Revolution, the world population has more than tripled.
- Sanayi devriminden beri dünya nüfusu üç kattan daha fazla arttı.
In America, the consumption of fast-food has tripled between 1977 and 1995.
- Amerika'da hazır yemek tüketimi 1977-1995 yılları arası üç katına çıktı.
- üç kat
- trine
- üç kat
- treble
The national debt has trebled in the last ten years.
- Ulusal borç son on yılda üç katına çıkmıştır.
- üç kat
- trinary
- üç kat yapmak
- triplicate
- kat''i
- Wholly what is expressed; colloquially downright, entire, outright
Good lord, you've built up a positive arsenal of weaponry here.
- kat''i
- Definitively laid down; explicitly stated; clearly expressed, precise, emphatic
Positive words, that he would not bear arms against King Edward’s son.
- kat''i
- A thing capable of being affirmed; something real or actual
- kat''i
- ~ taking a selfless pleasure in something of good report with which we are identified; enjoying an understanding of what produced something creative or excellent, e g God was pleased with His creation (Genesis 1: 31)
- kat''i
- a film showing a photographic image whose tones correspond to those of the original subject formally laid down or imposed; "positive laws" characterized by or displaying affirmation or acceptance or certainty etc
- kat''i
- The sign of the electric charge on the proton
- kat''i
- A lab test result that reveals the presence of a specific disease or condition for which the test is being done
- kat''i
- A photographic image which appears as the original image, as opposed to a negative which reverses the black and white
- kat''i
- greater than zero; "positive numbers"
- kat''i
- formally laid down or imposed; "positive laws"
- kat''i
- Having the power of direct action or influence; as, a positive voice in legislation
- kat''i
- A positive response to something indicates agreement, approval, or encouragement. There's been a positive response to the UN Secretary-General's recent peace efforts. negative + positively posi·tive·ly He responded positively and accepted the fee of £1000 I had offered
- kat''i
- greater than zero -- "A "+" in front of a numeral denotes a positive number " (45)
- kat''i
- That which settles by absolute appointment
- kat''i
- {s} not negative; favorable, beneficially; explicit, clear; practical, not based on theory
- kat''i
- If something has a positive electrical charge, it has the same charge as a proton and the opposite charge to an electron. negative. a quality or feature that is good or useful negative
- kat''i
- granting what has been desired or requested; "a favorable reply"; "a positive answer"
- kat''i
- a film showing a photographic image whose tones correspond to those of the original subject
- kat''i
- Prescribed by express enactment or institution; settled by arbitrary appointment; said of laws