All storeys of the house are made of wood.
- Evin tüm katları ahşaptan yapılmıştır.
You need an elevator if you want to go down twenty storeys.
- Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.
Tom folded his clothes and put them in his suitcase.
- Tom giysilerini katladı ve onları valizine koydu.
Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket.
- Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.
Kate was surprised by Brian's story.
- Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
The photo he showed added color to his story.
- Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
Tom walked down a flight of stairs.
- Tom bir kat aşağıya yürüdü.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
The library is on the 4th floor.
- Kütüphane 4. kattadır.
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
Do you have a flat or a house?
- Bir katınız mı yoksa bir eviniz mi var?
Church participation has fallen.
- Kilise katılımı düştü.
Sami falls into that category of people.
- Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
The upper ocean has warmed up much more than deeper layers.
- Üst okyanus derin katmanlardan çok daha fazla ısındı.
Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts.
- Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.
The house looked wonderful with its fresh coat of paint.
- Ev taze boya katıyla harika görünüyordu.
Tom left his coat downstairs.
- Tom ceketini alt katta bıraktı.
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
He earns three times as much as I do.
- O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
She knows ten times as many English words as I do.
- O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.
I carried Tom down two flights of stairs.
- Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.
Tom walked down a flight of stairs.
- Tom bir kat aşağıya yürüdü.
I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid.
- Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.
They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
She went upstairs to her bedroom.
- O üst kata yatak odasına gitti.
We heard someone go upstairs.
- Birinin üst kata gittiğini duyduk.
Your room is twice the size of mine.
- Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
He is twice as old as I.
- Benim iki katım kadar yaşlıdır.
Tom doubled his investment in a year.
- Tom'un bir yıl içinde yatırımını iki katına çıkardı.
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
I live on the first floor.
- Zemin katta oturuyorum.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
We heard him come downstairs.
- Onun alt kata geldiğini duyduk.
Come downstairs as soon as possible.
- Mümkün olduğu kadar kısa sürede alt kata gel.
I'll be waiting downstairs.
- Aşağı katta bekliyor olacağım.
Let's go downstairs for dinner.
- Akşam yemeği için aşağı kata inelim.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
She had the box carried to the first floor.
- Kutuyu birinci kata taşıttı.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
I live on the ground floor.
- Ben zemin katta yaşıyorum.
There's no hot water on the fourth floor, but there is on the ground floor.
- Dördüncü katta sıcak su yok ama zemin katta var.
The number of temporary workers has almost tripled since 2003.
- Geçici işçilerin sayısı 2003'ten beri neredeyse üç katına ulaştı.
In America, the consumption of fast-food has tripled between 1977 and 1995.
- Amerika'da hazır yemek tüketimi 1977-1995 yılları arası üç katına çıktı.
The national debt has trebled in the last ten years.
- Ulusal borç son on yılda üç katına çıkmıştır.
During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.