Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
It snowed all last night.
- Gece boyunca kar yağdı.
Tom had a share in the profits.
- Tom'un kar payı vardı.
He has done this for profit.
- O, kar etmek için bunu yaptı.
He ran to catch up to his brother.
- Erkek kardeşine yetişmek için koştu.
My wife catches colds easily.
- Karım çok çabuk soğuk kapar.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
Most French people are against capital punishment.
- Çoğu Fransız, idam cezasına karşıdır.
He looked for a profitable investment for his capital.
- Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.
What does Tom get in return for all the work he's done?
- Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
A small gain is better than a great loss.
- Zararın neresinden dönersek kârdır.
You can't mix oil and water.
- Yağ ve suyu karıştıramazsın.
Air is a mixture of various gases.
- Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
You must not yield to temptation.
- Günaha karşı boyun eğmemelisin.
This company's profit margin is very big.
- Bu şirketin kar marjı çok büyük.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
- Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
I always wear boots when it rains or snows.
- Yağmur ya da kar yağdığında her zaman botlarımı giyerim.
A group of people started off in snow boots.
- Bir grup insan kar botlarıyla yola koyuldular.
Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
Our train was delayed on account of the heavy snow.
- Bizim tren yoğun kar nedeniyle ertelendi.
Try to take account of everything before you make a decision.
- Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
This bacteria is resistant to every available antibiotic.
- Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.
Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation.
- Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.
Mary likes watermelons more than melons.
- Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.