Totally agreed!.
We are much more agreed on goals than on methods.
I made a decision to study abroad.
- Yurtdışında okumaya karar verdim.
This decision will reflect on his future career.
- Bu karar onun gelecekteki mesleğini belirtecektir..
I cannot render a judgment on that.
- Bu konuda bir karar veremiyorum.
I made a snap judgment.
- Bir gıyabi karar verdim.
Tom has strong determination.
- Tom'un güçlü bir kararlılığı var.
Tom had a look of determination on his face.
- Tom'un yüzünde bir kararlılık ifadesi vardı.
Tom felt great relief after the verdict was read.
- Karar okunduktan sonra Tom büyük bir rahatlama hissetti.
Has the jury reached a verdict?
- Jüri bir karara vardı mı?
I'm not changing my vote.
- Kararımı değiştirmiyorum.
I've decided never to vote again.
- Bir daha asla oy kullanmamaya karar verdim.
I don't agree with your conclusions.
- Ben senin kararlarını onaylamıyorum.
That's your conclusion, not mine.
- O, benim değil senin kararın.
Malcom killed Tom because he was tired of seeing his name in lots of sentences.
- Malcom birçok mahkeme kararında onun adını görmekten usandığı için Tom'u öldürdü.
I decided to write 20 sentences a day on Tatoeba.
- Tatoeba'da günde 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
They resolved to work harder.
- Daha sıkı çalışmaya karar verdiler.
I resolved to break up with her cleanly.
- Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.
At the end of April, the water of the Yellow River had darkened.
- Nisan ayının sonunda, Sarı Nehrin suyu karardı.
Suddenly, the clouds darkened the sky.
- Aniden bulutlar gökyüzünü kararttı.
Tom dimmed the lights.
- Tom ışıkları kararttı.
They're dimming the lights. The play is about to begin.
- Onlar ışıkları karartıyorlar. Oyun başlamak üzere.
The resolution was not approved immediately.
- Karar hemen onaylanmadı.
This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
I'm finding it difficult deciding on which one to buy.
- Hangisini alacağıma karar vermeyi zor buluyorum.
We're finding it difficult deciding on which one to buy.
- Hangisini alacağımıza karar vermeyi zor buluyoruz.
The sky suddenly darkened yesterday afternoon.
- Dün öğleden sonra gökyüzü aniden karardı.
At the end of April, the water of the Yellow River had darkened.
- Nisan ayının sonunda, Sarı Nehrin suyu karardı.
Quick judgements are dangerous.
- Hızlı kararlar tehlikelidir.
We can rely on his judgement.
- Biz onun kararına güvenebiliriz.
It doesn't make much sense to me, but Tom has decided not to go to college.
- Bana pek mantıklı gelmiyor fakat Tom koleje gitmemeye karar verdi.
Living the kind of life that I live is senseless and depressing.
- Benimki gibi bir hayat yaşamak manasız ve iç karartıcı.