karar vermek(mahkemelerde)

listen to the pronunciation of karar vermek(mahkemelerde)
Турецкий язык - Английский Язык
(Avrupa Birliği) to give a ruling
karar vermek
make a decision

Tom has to make a decision soon. - Tom yakında bir karar vermek zorunda.

I have to make a decision. - Bir karar vermek zorundayım.

karar vermek
choose

It rests with you to decide whom to choose for the job. - İş için kimi seçeceğine karar vermek sana kalmış.

karar vermek
settle on
karar vermek
hand down
karar vermek
conclude
karar vermek
decide on

In the first place we have to decide on the name. - İlk olarak isim üzerinde karar vermek zorundayız.

karar vermek
make decision
karar vermek
fix on
karar vermek
decree
karar vermek
settle
karar vermek
make up

Now is when you have to make up your mind. - Şimdi karar vermek zorunda olduğunuz zaman.

You don't have to make up your mind right now. - Şu anda karar vermek zorunda değilsin.

karar vermek
enact
karar vermek
hold
karar vermek
(Kanun) judicare
karar vermek
take a decision
karar vermek
pass on
karar vermek
dijudicate
karar vermek
hand down a decision
karar vermek
fix upon
karar vermek
settle upon
karar vermek
work out
karar vermek
(Kanun) rule
karar vermek
(Kanun) render a judgement
karar vermek
plump for
karar vermek
opt to
karar vermek
resolve
karar vermek
make up one's mind to
karar vermek
resolve on
karar vermek
decide upon
karar vermek (mahkeme)
(Kanun) return
karar vermek
made up my mind
bilinçli karar vermek
make conscious decisions
dönüşü olmayan bir karar vermek
burn one's boats
hakem olarak karar vermek
arbitrate
karar vermek
(Hukuk) to decide, to deliver judgement (to), to resolve
karar vermek
1. to decide to. 2. to make a decision
karar vermek
to decide, to make a decision, to resolve, to adjudicate, to choose, to elect
paldır küldür karar vermek
rush in
paldır küldür karar vermek
rush into
suçlu olduğuna karar vermek
(Kanun) return a verdict of guilty
yanlış karar vermek
(hakem) miscall
yanlış karar vermek (hakem)
miscall
karar vermek(mahkemelerde)
Избранное