I am frightened of walking in the darkness.
- Karanlıkta yürümekten korkuyorum.
Cats have the ability to see in the dark.
- Kedilerin karanlıkta görme yetileri vardır.
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
He escaped under cover of the darkness.
- O, karanlıktan faydalanarak kaçtı.
She is very afraid of the dark.
- O, karanlıktan çok korkar.
She is terrified of the dark.
- O karanlıktan çok korkar.
The gloomy house was like a ghost.
- Karanlık ev bir hayalet gibiydi.
The sky is gloomy and gray - a typical rainy-season sky.
- Gökyüzü karanlık ve gri - Tipik bir yağışlı mevsim havası.
We saw a dim light in the darkness.
- Karanlıkta loş bir ışık gördük.
As he sits in the dark, typing away at his computer, he hears the sound of morning birds chirping away and realizes he has been up all night - but the insomniac still refuses to sleep.
- O karanlıkta otururken bilgisayarında yazı yazıyor, cıvıl cıvıl öten sabah kuşlarının sesini duyuyor ve bütün gece uyumadığını fark ediyor- fakat uykusuzluk hastası hâlâ uyumayı reddediyor.
It was a dark and stormy night.
- Karanlık ve fırtınalı bir geceydi.
The boundaries which divide Life from Death are at best shadowy and vague. Who shall say where the one ends, and where the other begins?
- Hayatı ölümden ayıran sınırlar azami karanlık ve belirsizdir. Birinin nerede biteceğini ve diğerinin nerede başlayacağını kim söyleyecek?
The gloomy house was like a ghost.
- Karanlık ev bir hayalet gibiydi.
The sky is gloomy and gray - a typical rainy-season sky.
- Gökyüzü karanlık ve gri - Tipik bir yağışlı mevsim havası.
Police searched the murky lake.
- Polisler karanlık gölü aradı.
It was a deep darkness.
- Bu derin bir karanlıktı.
Police searched the murky lake.
- Polisler karanlık gölü aradı.
The boundaries which divide Life from Death are at best shadowy and vague. Who shall say where the one ends, and where the other begins?
- Hayatı ölümden ayıran sınırlar azami karanlık ve belirsizdir. Birinin nerede biteceğini ve diğerinin nerede başlayacağını kim söyleyecek?
A dark shadow passed behind Tom.
- Tom'un arkasından karanlık bir gölge geçti.
I've heard that it's dangerous to be walking alone on Park Street after dark.
- Karanlıktan sonra Park Caddesi'nde yalnız yürümenin tehlikeli olduğunu duydum.