Land and water make up the earth's surface.
- Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
The African elephant is the largest land mammal on earth.
- Afrika fili yeryüzünde en büyük kara memelisi.
I'm the black sheep of the family.
- Ben ailenin yüz karasıyım.
Tim is the black sheep of the Jones' family.
- Tim, Jones'un ailesinin yüz karası.
Land and water make up the earth's surface.
- Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.
The sailors saw land.
- Denizciler karayı gördü.
Bats usually fly in the dark.
- Yarasalar genelde karanlıkta uçar.
She is very afraid of the dark.
- O, karanlıktan çok korkar.
Glorify the ocean, but stay on the ground.
- Okyanusu öv ama karada kal.
The government decided to ban the book on grounds of indecency.
- Hükümet ahlaksızlık gerekçesiyle kitabı yasaklamaya kararı verdi.
Don't be so gloomy about the future.
- Gelecek hakkında bu kadar karamsar olma.
The sky is gloomy and gray - a typical rainy-season sky.
- Gökyüzü karanlık ve gri - Tipik bir yağışlı mevsim havası.
I don’t believe that black cats cause bad luck.
- Kara kedilerin kötü şans getirdiklerine inanmıyorum.
I'm bad at singing karaoke.
- Karaoke söylemede kötüyüm.
We took a ferry from the island to the mainland.
- Adadan ana karaya bir feribota bindik.
The economic situation is very bleak.
- Ekonomik durum çok iç karartıcı.
The sky looks ominous. I wonder if it will rain.
- Gökyüzü kara görünüyor,yağmur yağıp yağmayacağını merak ediyorum.