Do not forget to meet me at the station.
- Beni istasyonda karşılamayı unutma.
I'll meet you at the usual time.
- Her zamanki saatte seni karşılayacağım.
Where's the welcoming committee?
- Karşılama komitesi nerede?
Please help me in welcoming Tom.
- Lütfen Tom'u karşılamam da bana yardım et.
That was all I could afford.
- Bütün karşılayabildiğim buydu.
I don't think I can afford this.
- Bunu karşılayabileceğimi sanmıyorum.
The government was compelled to defray the costs of the war.
- Hükümet savaş maliyetleri karşılamak zorunda kaldı.
I went to the airport to meet my father.
- Babamı karşılamak için havaalanına gittim.
In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
- Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
She went to the door to welcome her friends.
- Arkadaşlarını karşılamak için kapıya gitti.
We waved flags to welcome members of our baseball team.
- Biz beyzbol takımı üyelerini karşılamak için bayrakları salladık.
I was chosen to satisfy you.
- Seni karşılamak için seçildim.
Tom wasn't there to greet Mary.
- Tom Mary'yi karşılamak için oradaydı.
Paul came to Rome to greet me.
- Paul beni karşılamak için Roma'ya geldi.
Don't take the trouble to come and meet me.
- Gelip beni karşılamak için zahmet etmeyin.
He works day and night to provide for his family.
- O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.
I'm trying my best to provide for you and your sister.
- Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
I have to cover his loss.
- Onun kaybını karşılamak zorundayım.
That's enough money to cover the expenses.
- O, masrafları karşılamak için yeterli paradır.