Oranges signify a happy love, while lemons - an unrequited one.
- Limonlar karşılıksız bir aşk anlamına gelirken portakallar mutlu bir aşk anlamına gelir,
The meaning of life is the pure tears of unrequited love.
- Yaşamın anlamı, karşılıksız sevgiden doğan tertemiz gözyaşlarıdır.
I bought this outright.
- Bunu karşılıksız aldım.
A kilo of ketchup is equivalent to two kilos of tomatoes.
- Bir kilo ketçap, iki kilo domatese karşılık gelir.
Marie blushed exceedingly, lowered her head, and made no reply.
- Marie aşırı derecede kızardı, başını indirdi ve hiç karşılık vermedi.
He countered their proposal with a surprising suggestion.
- O, onların teklifine şaşırtıcı bir öneri ile karşılık verdi.
He retorted immediately.
- O, derhal karşılık verdi.
I only wish I could return the favor.
- Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
What does Tom want in return?
- Tom karşılık olarak ne istiyor.
I can't answer for his dishonesty.
- Ben onun sahtekarlığına karşılık veremem.
She knows better than to answer back to him.
- Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.