Don't mix sugar with salt.
- Şekeri tuzla karıştırma.
Sentence mixing is funny.
- Cümle karıştırmak eğlencelidir.
I'm not trying to stir up trouble. I'm just telling you what I heard.
- Ortalığı karıştırmaya çalışmıyorum, duyduğumu söylüyorum sadece.
Tom seems to be trying to stir up trouble.
- Tom ortalığı karıştırmaya çalışıyor gibi görünüyor.
Combine all the ingredients in the mixing bowl.
- Karıştırma kabında tüm malzemeyi birleştirin.
Sentence mixing is funny.
- Cümle karıştırmak eğlencelidir.
There is danger of confusion between them.
- Aralarında karıştırma tehlikesi var.
I don't want people messing with my stuff.
- İnsanların malzememi karıştırmasını istemiyorum.
I don't want to stir things up.
- Ben işleri karıştırmak istemiyorum.
Sentence mixing is funny.
- Cümle karıştırmak eğlencelidir.
It's dangerous to mix these substances.
- Bu maddeleri karıştırmak tehlikelidir.
I didn't want to confuse people.
- İnsanların kafalarını karıştırmak istemedim.
The last thing I want to do is butt in.
- Yapmak istediğim son şey karışmaktır.
Bob told Jane not to interfere in his personal affairs.
- Bob Jane'e onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.
Don't interfere with my work.
- Benim işime karışmayın.
They did not wish to become embroiled in the dispute.
- Onlar münakaşaya karışmak istemediler.
Don't meddle in other people's affairs.
- Diğer insanların işine karışmayın.
Don't meddle in other people's lives.
- Diğer insanların yaşamlarına karışmamalıyız.
Great strain was put on Tom and Mary's marriage by the constant meddling of Mary's mother.
- Mary'nin annesinin sürekli karışmasından Tom ve Mary'nin evliliğine büyük bir gerginlik konuldu.
I don't have any intention of meddling into your affairs.
- Benim senin işlerine karışmak gibi bir niyetim yok.
I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.
Sorry, Tom, I didn't want to get you involved.
- Üzgünüm, Tom, seni karıştırmak istemedim.
I didn't mean to involve you.
- Seni karıştırmak istemedim.