karışan

listen to the pronunciation of karışan
Турецкий язык - Английский Язык
interfering
{s} meddlesome, officious, encroaching in a meddling or offensive way
present participle of interfere
intrusive in a meddling or offensive manner; "an interfering old woman"; "bustling about self-importantly making an officious nuisance of himself"; "busy about other people's business
disapproval If you describe someone as interfering, you are criticizing them because they try to get involved in other people's affairs or to give them advice, especially when the advice is not wanted. interfering neighbours. = meddling
karışan kimse
interventionist
karışan kimse
meddler
karışan kimse
interrupter
karışan tip
interloper
kavgayla yapılan veya içine kavga karışan
into a fight or quarrel with the involved
karış
butt in

The last thing I want to do is butt in. - Yapmak istediğim son şey karışmaktır.

karış
horn in
karış
{f} interfering
karış
interfere

You have no right to interfere in other people's affairs. - Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.

Bob told Jane not to interfere in his personal affairs. - Bob Jane'e onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.

karış
embroil

They did not wish to become embroiled in the dispute. - Onlar münakaşaya karışmak istemediler.

karış
meddle

Don't meddle in his affairs. - Onun işlerine karışmayın.

Don't meddle in other people's lives. - Diğer insanların yaşamlarına karışmamalıyız.

karış
{f} meddling

Is this patronizing or meddling in someone else's business? - Bu başka birinin işinde patronluk taslamak ya da karışma mıdır?

I have no intention of meddling in your affairs. - İşlerine karışmaya niyetim yok.

başka hastalığa karışan
intercurrent
birbirine karışan
confluent
birbirine karışan akarsu
confluent
birbirine karışan görüntü
dissolve
her şeye karışan
pragmatic
her şeye karışan
pragmatical
karış
span

I often confuse Spanish vowels. - İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.

karış
span, hand span
karış
intermingle
karış
interlope
ırmağa karışan
(akarsu) tributary
Турецкий язык - Турецкий язык
müdahil
(Osmanlı Dönemi) MÜLABİS
karış
Baş parmak ve serçe parmağı uzaklığı
karış
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık: "Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti."- H. R. Gürpınar
karış
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, baş parmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık
karış
Beddua, lanet
karış
işkembe
karışan
Избранное