Please say hello to your wife.
- Lütfen karına selam söyle.
What is his wife like?
- Onun karısı neye benziyor?
Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
- İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.
He left his wife and shacked up with a woman half her age.
- O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
His spouse is a Japanese woman.
- Onun karısı bir Japon kadın.
Jane couldn't explain the beauty of snow.
- Jane karın güzelliğini açıklayamadı.
You may have mistaken Jane for her sister.
- Jane'i kız kardeşiyle karıştırmış olabilirsin.
According to the weather forecast, it will snow tomorrow.
- Hava tahminlerine göre yarın kar yağacak.
Probably it will snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
He claimed his share of the profits.
- Kar payını talep etti.
Let's agree to share in the profits.
- Karı paylaşmada anlaşalım.
He ran to catch up to his brother.
- Erkek kardeşine yetişmek için koştu.
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
- Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
- Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
- Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
He advocated State Capitalism over Market Capitalism.
- O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.
He looked for a profitable investment for his capital.
- Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.
I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
- Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
A small gain is better than a great loss.
- Zararın neresinden dönersek kârdır.
They tried very hard to gain an advantage over one another.
- Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.
Air is a mixture of various gases.
- Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
Mary mixed the ingredients to make a cake.
- Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.
You must not yield to temptation.
- Günaha karşı boyun eğmemelisin.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
This product brought us a large margin.
- Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
- Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
Tom's boots sank into the deep snow.
- Tom'un botları derin kara battı.
A group of people started off in snow boots.
- Bir grup insan kar botlarıyla yola koyuldular.
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
- Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
Our train was delayed on account of the heavy snow.
- Bizim tren yoğun kar nedeniyle ertelendi.
The game was delayed on account of snow.
- Maç kar nedeniyle ertelendi.
Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation.
- Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.
This bacteria is resistant to every available antibiotic.
- Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
- Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
Mary likes watermelons more than melons.
- Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.
My sister likes melons and so do I.
- Kız kardeşim kavun sever ve ben de.