The atmosphere in that workplace is not very inclusive.
- O iş yerindeki atmosfer çok kapsayıcı değil.
This insurance covers everything.
- Bu sigorta her şeyi kapsar.
The patrol cars cover the whole of the area.
- Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.
Accidental damage isn't covered by the warranty.
- Kaza hasarları garanti kapsamında değildir.
Tom is no longer covered by his parents' health insurance.
- Tom artık ebeveynlerinin sağlık sigortası kapsamında değil.