When you want to fool the world, tell the truth.
- Dünyayı kandırmak istediğinizde doğruyu söyleyin.
I never wanted to deceive you.
- Asla seni kandırmak istemedim.
Do you think it is easy to deceive children?
- Sence çocukları kandırmak kolay mıdır?
I was alone that night, making noises to trick you, that's all!
- Ben o gece yalnızdım, sizi kandırmak için sesler çıkarıyordum, hepsi bu kadar!
It's wrong to trick people like that.
- Bir insanı öyle kandırmak haksızlık.
I underestimated teenagers' ability to delude themselves.
- Kendilerini kandırmak için gençlerin yeteneğini hafife aldım.
You cannot be a blood donor.
- Sen bir kan verici olamazsın.
He has to have his blood pressure taken every day.
- O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır.
That poor family lives from hand to mouth every month.
- O yoksul aile her ay kıt kanaat geçiniyor.
Sami fooled his family.
- Sami ailesini kandırdı.
Love is nature's way of tricking people into reproducing.
- Aşk çoğalma için insanları kandırmanın doğal bir yoludur.
He is a man of flesh and blood with all his flaws.
- O tüm kusurları ile birlikte etten ve kandan oluşan bir adamdır.
He's a man of flesh and blood.
- O etten ve kandan oluşan bir adam.