It is heartless of him to say so.
- Onun öyle söylemesi onun kalpsizliği.
Fadil always used his heartless scare tactics to control Dania.
- Fadıl, Dania'yı kontrol etmek için her zaman kalpsiz korkutma taktiklerini kullandı.
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
- Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
Tom died of a broken heart.
- Tom kırık bir kalpten öldü.
seni seviyorum.
With her heart pounding, she opened the door.
- Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
- Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
The number of people suffering from heart disease is on the rise.
- Kalp hastalıklarından muzdarip insanların sayısı yükselişte.
He has a heart disease.
- Onun kalp hastalığı var.
The cause of death was cardiac arrest.
- Ölüm sebebi ani kalp durmasıydı.