Определение kaldırmak в Турецкий язык Английский Язык словарь
- lift
Tom is too weak to lift himself.
- Tom kendini kaldırmak için çok cılız.
He tried with all his might to lift the box.
- Kutuyu kaldırmak için bütün gücüyle çabaladı.
- remove
This packaging is hard to remove.
- Bu ambalajı kaldırmak zordur.
I had to remove the panel in order to access the computer.
- Bilgisayara ulaşabilmek için paneli kaldırmak zorunda kaldım.
- raise
You have to raise your hand if you want to speak at the meeting.
- Toplantıda konuşmak isterseniz elinizi kaldırmak zorundasınız.
- abolish
If God really existed, it would be necessary to abolish him.
- Eğer tanrı gerkçekten var olsaydı, onu ortadan kaldırmak gerekli olabilirdi.
- elevate
- cancel
- give smb. a lift
- arouse
- deration
- get up
- boost
- to abolish, do away with
- to flush, start (game)
- to cause (something) to peel off in layers. kaldırıp atmak to get rid of, throw away
- blank out
- hold up
- clear away
- perk
- jack
You'll have to jack up the car.
- Arabayı kriko ile kaldırmak zorunda kalacaksın.
- lift up
- (Konuşma Dili) to kidnap
- to dispatch (a vehicle), signal (a vehicle) to go
- heft
- clear
- (baş) poise
- hoist
- to put (something) away or out of reach
- to lift, to raise, to hoist, to elevate; to erect; to carry; to remove; to cancel, to abolish, to annul, to abrogate, to do away with sth; to void; to put sth away; to clear sth away; to wake (sb up), to get sb up; to carry, to support, to bear; to stomac
- (for something) to bear, support
- carry
- blue pencil
- heave
- (Hukuk) (bir sistemi veya uygulamayı) to abolish
- move away
- to bear, endure, tolerate (someone's words or behavior)
- brook
- jack up
You'll have to jack up the car.
- Arabayı kriko ile kaldırmak zorunda kalacaksın.
- to make (someone) stand up; to get (someone) up (from bed)
- to lift up, raise, elevate
- do away with
We must make every effort to do away with all discrimination.
- Tüm ayrımcılığı ortadan kaldırmak için her türlü çabayı sarf etmeliyiz.
- hold
- erect
- slang to swipe, make off with, steal, lift
- take up
- endure
- turn up
- unload
- {f} take off
- get somebody up
- dismantle
- put something away
- take
At a Japanese-style inn, they take care of your every need, so you don't have to lift a finger.
- Japon tarzı bir handa, onlar her türlü ihtiyacınla ilgilenirler, bu nedenle parmağını kaldırmak zorunda kalmazsın.
They don't want to protect your freedoms. They want to take them away.
- Onlar özgürlüklerini korumak istemiyorlar. Onlar onları ortadan kaldırmak istiyorlar.
- cock
- raise up
- void
- wake
- do
- abrogate
- pinch
- (Askeri) weigh
My hobby is weight lifting.
- Hobim ağırlık kaldırmak.
When you're about to have exams, lifting weights really does relieve stress, and it's also good for your mind and body.
- Sınavlarınız olduğu zaman, ağırlık kaldırmak gerçekten stresi azaltır, ve bu zihniniz ve bedeniniz için de iyidir.
- move
- cock up
- stomach
- set aside
- steal
- uplift
- take something off
- repeal
The Republicans want to repeal Obamacare.
- Cumhuriyetçiler Obamacare'i yürürlükten kaldırmak istiyor.
- take away
- rear
- ortadan kaldırmak
- annihilate
Bush didn't send troops to annihilate other countries.
- Bush diğer ülkeleri ortadan kaldırmak için askeri birlikleri göndermedi.
- kaldırma
- removal
- kaldırma
- {i} elevation
- kadeh kaldırmak
- toast
Gentlemen, I'd like to propose a toast.
- Beyler, kadeh kaldırmak istiyorum.
- kaldıraçla kaldırmak
- prize
- kaldıraçla kaldırmak
- purchase
- kazan kaldırmak
- mutiny
- kazan kaldırmak
- revolt
- kadeh kaldırmak
- to raise one's glass in a toast
- kadeh kaldırmak
- raise one's glass in a toast
- kadeh kaldırmak
- raise one's glass
- kadeh kaldırmak
- give a toast
- kadeh kaldırmak
- propose a toast
- kaldıraçla kaldırmak
- prise
- kaldıraçla kaldırmak
- prize up
- kaldıraçla kaldırmak
- lever
- kaldıraçla kaldırmak
- pry up
- kazan kaldırmak
- 1. hist. (for the Janissaries) to overturn the caldrons (as a sign of mutiny). 2. (Konuşma Dili) to rebel; to mutiny
- kazan kaldırmak
- to mutiny, to revolt, to rebel against
- havaya kaldırmak
- put up
- kaldırma
- raising
- kaldırma
- {i} lift
This desk was too heavy for Patty to lift.
- Bu masa Patty'nin kaldırması için çok ağırdı.
He wouldn't even lift a finger.
- Bir parmağını bile kaldırmazdı.
- ortadan kaldırmak
- clear away
- sağlığına kadeh kaldırmak
- pledge
- rafa kaldırmak
- shelve
- cenazeyi kaldırmak
- bury
- kaldır
- uninstall
- kaldır
- cock up
- kaldır
- {f} removed
There is a blank space in front of the first letter of this sentence that should be removed.
- Bu cümlenin ilk harfinin başında kaldırılması gereken bir boşluk var.
We removed the old furniture.
- Eski mobilyayı kaldırdık.
- kaldır
- deinstall
- kaldırma
- erection
- kriko ile kaldırmak
- jack
You'll have to jack up the car.
- Arabayı kriko ile kaldırmak zorunda kalacaksın.
- ortadan kaldırmak
- take away
- ortadan kaldırmak
- extinguish
- ortadan kaldırmak
- put away
- bayrak kaldırmak
- flag
- istim kaldırmak
- get up steam
- kaldır
- (Bilgisayar) dismount
- kaldır
- (Bilgisayar) remove
She removed the papers from the desk.
- Kağıtları masadan kaldırdı.
First, remove the burrs.
- Önce çapakları kaldırın.
- kaldır
- (Bilgisayar) unmount
- kaldırma
- (Tıp) abduction
- kaldırma
- cease
- kaldırma
- removing
The error is still there. Is there still no chance of removing it?
- Hata hâlâ orada. Hâlâ onu kaldırma şansı yok mu?
I'd suggest removing the comma.
- Ben virgülü kaldırmayı öneririm.
- kaldırma
- repeal
I think they should repeal that law.
- O yasayı yürürlükten kaldırmaları gerektiğini düşünüyorum.
We request that they repeal this law.
- Biz onların bu yasayı yürürlükten kaldırmalarını istiyoruz.
- kaldırma
- rouse
- kaldırma
- boost
- kaldırma
- hoisting
- kaldırma
- (Askeri) buoyancy
- parmak kaldırmak
- raise one's hand
- yerinden kaldırmak
- remove
- kaldır
- {f} lift
Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift?
- Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
The policeman lifted the box carefully.
- Polis kutuyu dikkatlice kaldırdı.
- kaldır
- raise up
- kaldır
- {f} lifting
My wrists were sore after lifting wieghts.
- Ağırlıklar kaldırdıktan sonra bileklerim ağrıdı.
He hurt his arm lifting so much weight.
- Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.
- kaldır
- {f} cock
- kaldırma
- uptake
- kaldırma
- defeasance
- kaldırma
- deletion
- kaldırma
- {i} rearing
- kaldırma
- revocation
- kaldırma
- {i} heave
- kaldırma
- lifting
My hobby is weight lifting.
- Hobim ağırlık kaldırmak.
When you're about to have exams, lifting weights really does relieve stress, and it's also good for your mind and body.
- Sınavlarınız olduğu zaman, ağırlık kaldırmak gerçekten stresi azaltır, ve bu zihniniz ve bedeniniz için de iyidir.
- el kaldırmak
- Raise hand. Ellerini kaldırmak: throw up one's hands
- Atamayı kaldırmak
- Unassign
- ablukayı kaldırmak
- raise a blockade
- ablukayı kaldırmak
- to raise the blockade
- adam kaldırmak
- to kidnap someone, abduct someone
- ambargoyu kaldırmak
- to lift the embargo
- ambargoyu kaldırmak
- to lift the embargo (from), to remove the embargo (from)
- askeri yönetimi kaldırmak
- demilitarize
- ayaka kaldırmak
- 1. to upset, excite (a group). 2. to incite, stir up (a group) to rebellion
- ayağa kaldırmak
- alarm
- ayağa kaldırmak
- instigate
- ayağa kaldırmak
- raise
- ayağa kaldırmak
- stir up
- ayağa kaldırmak
- to alarm people
- bir izni yürürlükten kaldırmak, izni geri almak
- (Hukuk) to revoke an authorization
- bir kenara kaldırmak
- sweep aside
- bürokratik engelleri ortadan kaldırmak
- debureaucratize
- cenazeyi kaldırmak
- to hold a funeral
- cenazeyi kaldırmak
- take for burial
- damakını kaldırmak
- to press one's palate up with the thumb (done by a frightened person)
- dansa kaldırmak
- to ask sb to dance
- dansa kaldırmak
- to ask (someone) to dance
- dağa kaldırmak
- to kidnap
- denetimi kaldırmak
- decontrol
- devlet müdahalesini kaldırmak
- (Hukuk) deregulate
- dokunulmazlığı kaldırmak
- (Hukuk) to lift immunity, to waive
- dörtnala kaldırmak
- to gallop (a horse)
- elini kaldırmak
- lift one's hand
- ellerini kaldırmak
- throw up one's hands
- engeli kaldırmak
- unblock
- engelleri kaldırmak
- smooth the way
- esrar perdesini kaldırmak
- lift the curtain
- gizlice ortadan kaldırmak
- spirit off
- gizlice ortadan kaldırmak
- spirit away
- gizlilik derecesini kaldırmak
- (Askeri) declassify
- gizliliğini kaldırmak
- declassify
- göz önünden kaldırmak
- hide from view
- göz önünden kaldırmak
- put out of sight
- gülle kaldırmak sports
- to lift weights
- gümrük vergilerini kaldırmak
- (Hukuk) to abolish customs duties
- hasat kaldırmak
- harvest
- hastaneye kaldırmak
- to take to hospital, to hospitalize
- hastaneye kaldırmak/yatırmak
- to hospitalize, put (someone) in the hospital
- havaya kaldırmak
- hold up
- havaya kaldırmak
- throw up
- havaya kaldırmak
- upraise
- helikopter kaldırmak
- (Askeri) launch helo
- herkesi ayağa kaldırmak
- rag
- hükümleri kaldırmak
- (Hukuk) to repeal provisions
- hız yasağını kaldırmak
- derestrict
- ibikini kaldırmak
- slang to act defiantly (towards), get cocky (with)
- idam mahkumunun vatandaşlık haklarını kaldırmak
- attaint
- kaldır
- hoick
- kaldır
- uncheck
- kaldır
- upheave
- kaldır
- (Biyoloji) erect
- kaldır
- raiseup
- kaldır
- hoicks
- kaldır
- unchecked
- kaldırma
- heaving
- kaldırma
- pickup
- kaldırma
- superelevation
- kaldırma
- abolition
- kaldırma
- hoist
- kaldırma
- lift, lifting, hoist
- kaldırma
- uninstallation
- kaldırma
- endurance
- kenara kaldırmak
- to put aside
- kilitleyip kaldırmak
- lock away
- kir götürmek/kaldırmak
- not to show dirt
- kontrolü kaldırmak
- decontrol
- koparmada kaldırmak
- (halter) snatch
- kriko ile kaldırmak
- jack up
You'll have to jack up the car.
- Arabayı kriko ile kaldırmak zorunda kalacaksın.
- kriko ile kaldırmak
- jacks up
- krikoyla kaldırmak
- to jack up
- mahalleyi ayağa kaldırmak
- to set the neighbourhood in an uproar
- mahalleyi ayağa kaldırmak
- to put the whole neighborhood in an uproar (by making noise)
- manivela kaldırmak
- pry up
- maskesini kaldırmak
- to unmask
- maskesini kaldırmak
- to show (someone) up, expose (someone), show (someone) as he/she really is
- müzakereye kaldırmak
- to make (a student) stand up and recite (for a grade)
- ortadan kaldırmak
- raze
- ortadan kaldırmak
- abolish
If God really existed, it would be necessary to abolish him.
- Eğer tanrı gerkçekten var olsaydı, onu ortadan kaldırmak gerekli olabilirdi.
- ortadan kaldırmak
- blot out
- ortadan kaldırmak
- suppress
- ortadan kaldırmak
- make away with
- ortadan kaldırmak
- sweep
- ortadan kaldırmak
- kill
- ortadan kaldırmak
- hide from view