kalacak

listen to the pronunciation of kalacak
Турецкий язык - Английский Язык
remain to
kalacak yer
accommodation

We need accommodation for six. - Altı kişi için kalacak yere ihtiyacımız var.

kalacak yer
quarters
kalacak yer
rooms
kalacak yer sağlamak
accommodate
kalacak yer
lodging
kalacak yer
sleeping accommodation
kalacak yer
accommodations
kalacak yer
refuge
kalacak yer bulmak
refuge
karanlıkta kalacak şekilde
darkly
kal
{f} remain

In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life. - Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

kal
devolve
kal
hover over
kal
{f} stay

I want to stay here longer. - Burada daha uzun kalmak istiyorum.

I can't stay here forever. - Sonsuza dek burada kalamam.

kal
{f} staying

Kentaro is staying with his friend in Kyoto. - Kentaro, arkadaşıyla Kyoto'da kalıyor.

I should study now, but I prefer staying on Tatoeba. - Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.

kal
{f} remaining

The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife. - Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.

askerlere verilen yiyecek ve kalacak yer
subsistence
kal
word, talk
kal
snub
kal
remains

He remains calm in the face of danger. - O, tehlike karşısında sakin kalır.

The hotel remains closed during the winter. - Otel kış boyunca kapalı kalır.

Английский Язык - Английский Язык

Определение kalacak в Английский Язык Английский Язык словарь

kal
Era
kal
Strife
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kalacak в Турецкий язык Турецкий язык словарь

KAL
(Osmanlı Dönemi) (A, uzun okunur) Söz
kal
Bir düşünceyi anlatabilmek için art arda söylenen kelime dizisi
kal
Koparma, sökme
kal
Söz, lakırtı, laf
kal
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi kökünden çekip koparmak, azletmek
kal
çekirge
kal
Maden külçelerinin eritilip arındırılması
kal
Laf, söz
kal
Söz, lakırdı, laf
kal
Koparma, sökme, kökünden söküp atma
kal
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
kal
Söz laf
kâl
(Osmanlı Dönemi) söz
Английский Язык - Турецкий язык

Определение kalacak в Английский Язык Турецкий язык словарь

KAL
(Askeri) kritik unsurlar listesi (key assets list)
kalacak
Избранное