A man cannot be made in a mold.
- Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
She won't conform to the town's social patterns.
- O, kasabanın sosyal kalıplarına uymayacak.
Let me teach you the patterns of the verb.
- Sana fiil kalıplarını öğreteyim.
She used up a bar of soap.
- O bir kalıp sabun tüketti.
Tom bought three bars of soap yesterday.
- Tom dün üç kalıp sabun aldı.