A man cannot be made in a mold.
- Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
She won't conform to the town's social patterns.
- O, kasabanın sosyal kalıplarına uymayacak.
Let me teach you the patterns of the verb.
- Sana fiil kalıplarını öğreteyim.
Tom bought a bar of chocolate.
- Tom bir kalıp çikolata satın aldı.
I prefer soap as a liquid rather than a bar.
- Ben kalıptan çok, sıvı sabunu tercih ederim.