A man cannot be made in a mold.
- Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
She won't conform to the town's social patterns.
- O, kasabanın sosyal kalıplarına uymayacak.
Let me teach you the patterns of the verb.
- Sana fiil kalıplarını öğreteyim.
Wash your hands with a bar of soap.
- Ellerini bir kalıp sabunla yıka.
Tom bought three bars of soap yesterday.
- Tom dün üç kalıp sabun aldı.
Words fly, texts remain.
- Söz uçar, yazı kalır.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
He stayed in New York for three weeks.
- O, üç hafta New York'ta kaldı.
I want to stay here longer.
- Burada daha uzun kalmak istiyorum.
I'm now staying at my uncle's.
- Şu an amcamın evinde kalıyorum.
A man named George was staying at a hotel.
- George adında bir adam bir otelde kalıyordu.
There were few students remaining in the classroom.
- Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
- Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.
He remains calm in the face of danger.
- O, tehlike karşısında sakin kalır.
The hotel remains closed during the winter.
- Otel kış boyunca kapalı kalır.