The ice is two inches thick.
- Buz iki inç kalınlığında.
I cannot finish reading this thick book in a week.
- Ben bir hafta içinde bu kalın kitabı okumayı bitiremem.
Tom can't believe how dense Mary is.
- Tom, Mary'nin ne kadar kalın kafalı olduğuna inanamıyor.
If you shave your hair, it will grow back thicker.
- Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
The Earth is thicker around the equator.
- Dünya ekvator çevresinde daha kalındır.
If you shave your hair, it will grow back thicker.
- Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
My fingers are too fat to fit into these gloves.
- Parmaklarım bu eldivenlere sığmayacak kadar kalın.
This morning at the station, her attention was caught by a poster with bold letters.
- Bu sabah istasyonda, kalın harfli bir afiş onun dikkatini çekti.