I like coffee much more than tea.
- Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
I don't care much for coffee.
- Ben kahveyi çok umursamam.
He did not stay for coffee.
I am thirsty. I would like to have a cup of coffee.
- Çok susadım. Bir fincan kahve istiyorum.
He promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
I grind my own coffee beans every morning.
- Her sabah kendi kahve çekirdeklerimi ben öğütürüm.
Tom roasts his own coffee beans.
- Tom kendi kahve çekirdeklerini kavurur.
She might be having coffee in the cafeteria.
- Kafateryada kahve içiyor olabilir.
They are talking over a cup of coffee in the cafeteria.
- Kafeteryada bir fincan kahve içerken sohbet ediyorlar.
This coffee is a blend of Java and Brazil.
- Bu kahve Java ve Brezilya'nın bir karışımıdır.