kadınlık

listen to the pronunciation of kadınlık
Турецкий язык - Английский Язык
{i} femininity
womanhood, being a woman
muliebrity
being a good housewife
womanhood
womanhood; womanliness
femaleness
kadın
woman

Excuse me, who is this woman? - Afedersiniz, bu kadın kim?

She is a selfish woman. - O bencil bir kadındır.

kadın
female

He wanted female companionship. - O kadın arkadaşlık istedi.

She will be the first female Japanese astronaut. - O ilk Japon kadın astronot olacak.

kadınlık duygusu
the woman
kadınlık gururu
womanly pride
kadın
women

The women really gave it their utmost. - Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.

Women didn't care for him. - Kadınlar ondan hoşlanmadılar.

kadın
broad
kadın
{i} she

She kept her valuables in the bank for safety. - Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.

She is a selfish woman. - O bencil bir kadındır.

kadın
{i} hen

I was looking at a pretty hen. - Ben güzel bir kadına bakıyordum.

kadın
{i} Jane
kadın
girl

Women and girls would cross over the street rather than meet him. - Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.

This girl has become a woman. - Bu kız bir kadın oldu.

kadın
married woman

I'd never go out with a married woman! - Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!

Tom found out that Mary was a married woman. - Tom, Mary'nin evli bir kadın olduğunu öğrendi.

kadın
eve

Every Jack must have his Jill. - Her erkeğin bir kadını olmalıdır.

Mary is one of the most beautiful women I've ever met. - Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.

kadın
wife

That woman is his wife, I think. - Sanırım, o kadın onun karısıdır.

He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve. - Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.

kadın
petticoat
kadın
lady

The thief disguised himself as an old lady. - Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.

She shot a warm smile at the old lady. - O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.

kadın
bird
kadın
skirt

At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear. - Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.

kadın
femme

Mary is a femme fatale. - Mary bir baştan çıkaran kadın.

kadın
moll
kadın
the woman
kadın
(Argo) pussy
kadın
dame
kadın
lady's

The lady's wish is my command. - Kadının isteği benim emrimdir.

kadın
good at housekeeping
kadın
feme
kadın
gyno
kadın
distaff
kadın
gynous
kadın
prov. a title used after the names of older women
kadın
woman; married woman; lady; servant; female
kadın
(Konuşma Dili) cleaning woman; maid
kadın
woman who has lost her virginity
kadın
womenfolk
kadın
womankind
kadın
drag
kadın
ma
Турецкий язык - Турецкий язык
Kadının gerekli erdem ve nitelikleri taşıması durumu: "Kendisinden uzak duran kadın şimdi ona sokuluyor, kadınlığının bütün silahlarını birbiri arkasından tecrübe ediyordu."- A. H. Tanpınar
Dişiliğin özelliklerini kullanma durumu
Dişiliğin özelliklerini kullanma durumu: "O, sonra kadınlığını ispat eder, parasını geri alır."- B. Felek
Kadının gerekli erdem ve nitelikleri taşıması durumu
Kadın olma durumu
(Osmanlı Dönemi) NESEVİYYET
Kadın
karı
Kadın
eksikli
Kadın
bayan
Kadın
dişi
Kadın
hatun
Kadın
eksik etek
Kadın
(Hukuk) ZENNİ
Kadın
avrat
Kadın
zen
kadın
Bayan anlamında kullanılan bir unvan
kadın
Tahta kab
kadın
Bayan: "Hintli kadın toplantıyı renklendirmek için, herkesin kendisine bazı şeyler sormasını teklif ediyordu."- B. Felek
kadın
Hizmetçi
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı: "Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetlerine koşacak kadınlar veya erkekler görmek isterler."- A. Ş. Hisar
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı
kadın
Evlenmiş kız
kadın
Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan
kadınlık
Избранное