kadınca

listen to the pronunciation of kadınca
Турецкий язык - Английский Язык
womanly
womanly, in a womanly manner
womanlike
unmanly
womanly, feminine
feminine
wifely
kadın
woman

Iran balks at release of American woman. - İran, Amerikalı kadının serbest bırakılmasını engelliyor.

She is a selfish woman. - O bencil bir kadındır.

kadın
female

He wanted female companionship. - O kadın arkadaşlık istedi.

She will be the first female Japanese astronaut. - O ilk Japon kadın astronot olacak.

kadınca olmayan
unwomanly
kadınca olmayış
unwomanliness
kadın
women

Women didn't care for him. - Kadınlar ondan hoşlanmadılar.

Japanese women carry their babies on their backs. - Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.

kadın
broad
kadın
{i} she

She kept her valuables in the bank for safety. - Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.

She is a selfish woman. - O bencil bir kadındır.

kadın
{i} hen

I was looking at a pretty hen. - Ben güzel bir kadına bakıyordum.

kadın
{i} Jane
kadın
girl

Women and girls would cross over the street rather than meet him. - Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.

This girl has become a woman. - Bu kız bir kadın oldu.

kadın
married woman

Tom found out that Mary was a married woman. - Tom, Mary'nin evli bir kadın olduğunu öğrendi.

Why are you hanging around with a married woman? - Neden evli bir kadınla aylak aylak dolaşıyorsun?

kadın
eve

Mary is one of the most beautiful women I've ever met. - Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.

Tom falls in love with every woman he meets. - Tom tanıştığı her kadına âşık olur.

kadın
wife

That woman must be his wife. - Şu kadın onun karısı olmalı.

That woman is his wife, I think. - Sanırım, o kadın onun karısıdır.

kadın
petticoat
kadın
lady

The thief disguised himself as an old lady. - Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.

The old lady got down from the bus. - Yaşlı kadın otobüsten indi.

kadın
bird
kadın
skirt

At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear. - Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.

kadın
femme

Mary is a femme fatale. - Mary bir baştan çıkaran kadın.

kadın
moll
kadın
the woman
kadın
(Argo) pussy
kadın
dame
kadın
lady's

The lady's wish is my command. - Kadının isteği benim emrimdir.

kadın
good at housekeeping
kadın
feme
kadın
gyno
kadın
distaff
kadın
gynous
kadın
prov. a title used after the names of older women
kadın
woman; married woman; lady; servant; female
kadın
(Konuşma Dili) cleaning woman; maid
kadın
woman who has lost her virginity
kadın
womenfolk
kadın
womankind
kadın
drag
kadın
ma
Турецкий язык - Турецкий язык
Kadına yakışır (biçimde)
KADINCA
Kadına yakışır biçimde: "... susması daha kadınca, daha insanca olurdu."- S. F. Abasıyanık
KADINCA
Kadın gibi, kadına benzer
Kadın
karı
Kadın
eksikli
Kadın
bayan
Kadın
dişi
Kadın
hatun
Kadın
eksik etek
Kadın
(Hukuk) ZENNİ
Kadın
avrat
Kadın
zen
kadın
Bayan anlamında kullanılan bir unvan
kadın
Tahta kab
kadın
Bayan: "Hintli kadın toplantıyı renklendirmek için, herkesin kendisine bazı şeyler sormasını teklif ediyordu."- B. Felek
kadın
Hizmetçi
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı: "Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetlerine koşacak kadınlar veya erkekler görmek isterler."- A. Ş. Hisar
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı
kadın
Evlenmiş kız
kadın
Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan
kadınca
Избранное