It was out of the ordinary for Chris to behave so roughly.
- Chris'in kabaca davranması sıradışı idi.
I'm roughly the same age as you.
- Kabaca seninle aynı yaştayım.
You can speak roughly forty different languages.
- Kırk farklı dili kabaca konuşabilirsin.
Roughly half of America's fruits and vegetables come from California.
- Amerika'nın meyvelerinin ve sebzelerinin kabaca yarısı Kaliforniya'dan geliyor.
Dan rudely insulted a police officer.
- Dan kabaca polis memuruna hakaret etti.