She is extremely vulgar in her speech.
- O konuşmasında son derece kabadır.
I find his language vulgar.
- Onun dilini kaba buluyorum.
I have a good mind to strike you for being so rude.
- Sana çakmak için iyi bir düşüncem var,zira çok kaba davrandın.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
Nobody likes impolite salesmen.
- Kimse kaba satıcıları sevmez.
Because of his impolite reply, she got angry and slapped his face.
- Onun kaba cevabından dolayı, o kızdı ve onun yüzüne tokat attı.
Dennis doesn't have rough manners.
- Dennis'in kaba davranışları yoktur.
Jackson was a rough man.
- Jackson, kaba bir adamdı.
Don't tell crude jokes in the presence of my father.
- Babamın varlığında kaba şakalar yapma.
I was offended by her crude manners.
- Onun kaba davranışı tarafından rencide edildim.
He's rude, arrogant and ignorant.
- O kaba, kibirli ve cahil.
Although he isn't ill-natured, he is not very kind.
- Kaba olmamasına rağmen, çok nazik değildir.
Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.
- Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir.
Don't judge me too harshly.
- Beni çok kaba şekilde yargılama.
What Tom said was disrespectful.
- Tom'un söylediği şey kabaydı.