Layla isn't a runaway.
- Leyla bir kaçak değildir.
I don't think Layla was a runaway.
- Leyla'nın kaçak olduğunu sanmıyorum.
The fugitive is armed and dangerous.
- Kaçak, silahlı ve tehlikelidir.
The local police and the FBI formulated a search plan to capture the fugitives.
- Yerel polis ve FBI kaçakları yakalamak için bir araştırma planı hazırladı.
Tom is an illegal alien.
- Tom kaçak bir yabancı.
Illegal logging has decreased considerably.
- Kaçak ağaç kesimi önemli ölçüde azalmıştır.
The prisoner who escaped is still at large.
- Kaçan tutuklu hâlâ kaçak.
Tom, an escaped convict, tried to alter his appearance through plastic surgery.
- Kaçak bir mahkum olan Tom, plastik cerrahi yoluyla görünümünü değiştirmeye çalıştı.
Contraband may be confiscated.
- Kaçak mala el konulabilir.
The customs agent searched Tom for contraband.
- Gümrük ajanı, kaçakçılık için Tom'u araştırdı.
He is rude, lazy, a runaway.
- O kaba, tembel bir kaçaktır.
Layla isn't a runaway.
- Leyla bir kaçak değildir.
The leak needs to be stopped immediately.
- Kaçak derhal durdurulmalı.
The poachers stole some turtle eggs.
- Kaçak avcılar bazı kaplumbağa yumurtalarını çaldılar.
Rhinos are killed by poachers for their horns.
- Gergedanlar, boynuzları için kaçak avcılar tarafından öldürüldü.
Would you like some moonshine?
- Biraz kaçak içki ister misin?
That old man had been making moonshine for fifty years.
- O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki imal etmekteydi.
Contraband may be confiscated.
- Kaçak mala el konulabilir.
Tom came to America as a stowaway on a ship.
- Tom bir gemide bir kaçak yolcu olarak Amerika'ya geldi.
The crew found a stowaway.
- Mürettebat bir kaçak yolcu buldular.