Your wife is mad at you.
- Eşiniz size çok kızgın.
You should avoid Tom today if at all possible. He's very mad at you.
- Bugün mümkünse Tom'dan uzak durmalısın. O sana çok kızgın.
Tom is likely to be hot.
- Tom muhtemelen kızgın olacak.
I'm never angry without reason.
- Sebep olmadan asla kızgın olmam.
When angry, count ten; when very angry, a hundred.
- Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
He reacted furiously.
- O, kızgın bir şekilde tepki verdi.
For some reason, she's really furious with me.
- Nedense, o bana gerçekten kızgın.
I was annoyed with him for keeping me waiting.
- Beni beklettiği için ona kızgındım.
Even Tom looked annoyed.
- Tom bile kızgın görünüyordu.
Tom looked indignant.
- Tom kızgın görünüyordu.
When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.
Why does he look black?
- O niçin kızgın görünüyor?
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
- Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
Tom gave me a fierce look.
- Tom bana kızgın bir görüntü verdi.
Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
Sue's very angry with you, my new waitress said.
- Sue size çok kızgın, yeni garson kız söyledi.
Mary stomped her foot angrily.
- Mary kızgın bir şekilde ayağını yere vurdu.
Sami angrily denied he was in Layla's apartment that night.
- Sami o gece Leyla'nın dairesinde olduğunu kızgın bir şekilde yalanladı.
He reacted furiously.
- O, kızgın bir şekilde tepki verdi.