Fried food does not agree with me.
- Kızartılmış yiyecek bana yaramıyor.
The pork is diced and fried.
- Domuz doğranmış ve kızartılmış.
In Kenya, roasted termites are eaten with Ugali.
- Kenya'da, kızartılmış termitler Ugali ile birlikte yenir.
In Kenya, roasted termites are eaten with Ugali.
- Kenya'da, kızartılmış termitler Ugali ile birlikte yenir.
I like roast chicken.
- Fırında kızartılmış tavuğu severim.
On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
- Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
- Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
Roast chicken is one of my favorite dishes.
- Fırında kızartılmış tavuk, benim en sevdiğim yemeklerden biridir.
I like roast chicken.
- Fırında kızartılmış tavuğu severim.
Tom burned his fingers on a hot frying pan.
- Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.
Tom is frying an egg.
- Tom bir yumurta kızartıyor.