On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
- Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
Fried food does not agree with me.
- Kızartılmış yiyecek bana yaramıyor.
Tom offered Mary a French fry and she took one.
- Tom Mary'ye bir Fransız kızartma sundu ve o bir tane aldı.
Tom is frying an egg.
- Tom bir yumurta kızartıyor.