She has a daughter whose name is Mary.
- Onun Mary adında bir kızı var.
I'm Helen Cartwright's daughter.
- Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.
The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.
He married a Canadian girl.
- O, Kanadalı bir kızla evlendi.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
He looks like the yellow angry bird.
- O sarı kızgın kuş gibi görünüyor.
The girl released the birds from the cage.
- Kız kuşları kafesten serbest bıraktı.
The Joneses love their daughter.
- Joneslar kızlarını sever.
His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
That girl who has long hair is Judy.
- Uzun saçlı o kız Judy'dir.
That girl whose hair is long is Judy.
- Saçı uzun olan kız Judy.
Girls are wearing short skirts these days.
- Kızlar bugünlerde kısa etek giyiyor.
Do those girls wear white skirts?
- O kızlar beyaz etek mi giyiyor?
There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.
Once upon a time there lived a king and queen who had three very beautiful daughters.
- Bizr zamanlar, üç çok güzel kızı olan bir kral ve kraliçe yaşardı.
I feel resentment against your unwarranted criticism.
- Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
I resent the way he treated me.
- Onun bana davranma şekline kızıyorum.
In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
- Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.
I want to marry a virgin girl.
- Bakire bir kızla evlenmek istiyorum.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
Betty is a pretty girl, isn't she?
- Betty güzel bir kızdır, değil mi?
Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
- Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
I saw a video of a man who can fry chicken without using tongs.
- Maşa kullanmadan tavuk kızartabilen bir adamın videosunu izledim.
That teacher tends to be partial to female students.
- Şu öğretmen kız öğrencilere düşkün olma eğilimindedir.
That female student is American.
- O kız öğrenci Amerikalıdır.
The mother missed her daughter who was away at college.
- Anne üniversitedeki kızını özledi.
In November of 1996, Mars Global Surveyor began a 10 month mission to the Red Planet.
- Mars Global Surveyor Kasım 1996'da kızıl gezegene olan 10 aylık bir göreve başladı.
The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
Mary went back to using her maiden name.
- Mary tekrar kızlık adını kullanmaya başladı.
What's your mother's maiden name?
- Annenin kızlık soyadı nedir?
The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
Tom loves fried chicken.
- Tom, kızarmış tavuk seviyor.
I like roast chicken.
- Fırında kızartılmış tavuğu severim.
Tom gave his daughter a stuffed bunny.
- Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.
Mary wore bunny slippers.
- Mary kız terlikleri giydi.
Jill is the only girl in our club.
- Jill Kulübümüzde tek kız.