Why do you have a fractured bone?
- Neden bir kırık kemiğin var?
Many methods have been proposed for treating fractures of the atrophic mandible.
- Mandibula kondil kırıklarının tedavisinde birçok yöntem önerilmiştir.
She is responsible for this broken window.
- Bu kırık pencereden o sorumludur.
The x-ray showed two broken fingers.
- Röntgen filminde iki kırık parmak görünüyordu.
He tried to put the fragments of a broken vase together.
- O, kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirmeye çalıştı.
I want to find my old cracked mirror.
- Eski kırık aynamı bulmak istiyorum.
Tom stared at the cracked phone screen.
- Tom kırık telefon ekranına baktı.
Tom was disillusioned.
- Tom hayal kırıklığına uğradı.
We were disillusioned with the result.
- Sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğradık.
My mother was disappointed by my failure.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
She failed the examination and I was greatly disappointed.
- O, sınavda başarısız oldu ve ben büyük hayal kırıklığına uğradım.
Tom tried to put the broken pieces back together.
- Tom kırık parçaları tekrar birleştirmeye çalıştı.
He stuck the broken pieces together.
- O, kırık parçaları birlikte yapıştırdı.
Why do you have a fractured bone?
- Neden bir kırık kemiğin var?
I had some bad breaks.
- Bazı kötü kırıklarım vardı.
X rays are used to locate breaks in bones.
- X ışınları kemiklerdeki kırıkları bulmak için kullanılır.
Tom stared at the cracked phone screen.
- Tom kırık telefon ekranına baktı.
I want to find my old cracked mirror.
- Eski kırık aynamı bulmak istiyorum.
His castle was made of broken glass.
- Onun kalesi kırık camdan yapılmıştı.
A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
- Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
Time heals all broken hearts.
- Zaman tüm kırık kalpleri iyileştirir.
Tom is going to be heartbroken.
- Tom kalbi kırık olacak.
I know what it's like to be heartbroken.
- Kalbi kırık olmanın ne demek olduğunu biliyorum.