He takes every opportunity to belittle you.
- O sizi küçümsemek için her fırsatı kullanır.
Tom is bound to despise Mary eventually.
- Tom, sonunda Mary'yi küçümsemek zorunda.
True artists scorn nothing; they force themselves to understand instead of judging.
- Gerçek sanatçılar hiçbir şeyi küçümsemez; onlar kendilerini yargılamak yerine anlamak için zorlarlar.
Scorn is the food of fools.
- Küçümseme aptalların yemeğidir.
He despised those who lived on welfare.
- Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.
I'm sure you despise me.
- Senin beni küçümsediğinden eminim.
Why are you giving me such a scornful look?
- Neden bana böyle küçümseyen bir görünüm veriyorsun?
There was a scornful note in his voice.
- Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
He never spoke of the softer passions, save with a gibe and a sneer.
- Bir incitici söz ve bir küçümseme hariç, asla daha yumuşak tutkularla konuşmadı.
The best revenge is indifference, contempt.
- En iyi intikam ilgisizlik, küçümsemedir.
Tom is below contempt.
- Tom küçümsemenin altında.
Sami started belittling Layla.
- Sami, Leyla'yı küçümsemeye başladı.
Do not belittle his suggestions.
- Onun önerilerini küçümseme.
He takes every opportunity to belittle you.
- O sizi küçümsemek için her fırsatı kullanır.
His very servants despised him.
- Onun hizmetkarları onu küçümsedi.
Tom also despised Mary.
- Tom da Mary'yi küçümsedi.