köye

listen to the pronunciation of köye
Турецкий язык - Английский Язык
village
a planned community such as a retirement community or shopping district
A collection of rural households linked by culture, custom, and association with the land
{n} a small collection of country houses
{i} small rural town; people who live in a small rural town
A set of 13 or more families living in the same geographical proximity and sharing a common tradition, resources and needs
a community of people smaller than a town
Any small assemblage of houses less than a town
very small town in the countryside
a settlement smaller than a town
A village consists of a group of houses, together with other buildings such as a church and a school, in a country area. He lives quietly in the country in a village near Lahti. the village school
a mainly residential district of Manhattan; `the Village' became a home for many writers and artists in the 20th century
of or pertaining to a village or small town
a community of people smaller than a town a settlement smaller than a town
The village of Schaumburg, Illinois
A small assemblage of houses in the country, less than a town or city
a rural habitation of size between a hamlet and a town
köy
village

She soon adjusted herself to village life. - Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.

Tony saw green fields and small, quiet villages. - Tony yeşil alanlar ve küçük, sessiz köyler gördü.

köye ait
countrified
köye alışmak
ruralize
köye alıştırmak
ruralize
köye göndermek
rusticate
köye yerleşmek
rusticate
köy
rural

The rural exodus depopulated entire villages in this region of Germany. - Kırsal göçü Almanya'nın bu bölgesindeki bütün köylerin nüfusunu azalttı.

It is said that Japanese rural villages had changed a lot. - Japon kırsal köylerinin çok değiştiği söylenir.

köy
country

Country life is healthier than city life. - Köy hayatı şehir hayatından daha sağlıklıdır.

They lived in the countryside during the war. - Savaş sırasında köyde yaşadılar.

köy
peasant

The peasants rose up in rebellion against the ruler. - Köylüler hükümdara karşı ayaklandılar.

Many peasants died during the drought. - Birçok köylü kuraklık esnasında öldü.

köy
settlement
köy
kampong
köy
hamlet

Better to be a dog in a city than a man in a hamlet. - Şehirde bir köpek olmak küçük bir köyde bir insan olmaktan iyidir.

Even if only one Russian hamlet were to remain, Russia would revive. - Sadece bir Rus köyü kalsa bile, o zaman bile Rusya yeniden dirilecektir.

köy
rustic
köy
creek
köy
country side
köy
wick
köy
cove
eski köye yeni adet
new wine in old bottles
eski köye yeni âdet
unwelcome innovation
köy
village; rustic
tahtalı köye yollamak
slang to kill, put (someone) away
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение köye в Турецкий язык Турецкий язык словарь

köy
Köy halkı
köy
Yönetim durumu, toplumsal ve ekonomik özellikleri veya nüfus yoğunluğu yönünden şehirden ayırt edilen, genellikle tarımsal alanda çalışmak gibi işlevlerle belirlenen, konutları ve öteki yapıları bu hayatı yansıtan yerleşme birimi: "Vatanseverlik, doğduğu yeri, evini, köyünü, müstakil devlet sınırları içinde memleketini sevmektir."- O. S. Orhon
Köy
(Hukuk) KARYE
Köy
(Hukuk) KARİYE
Köy
rusta
köye
Избранное