She soon adjusted herself to village life.
- Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
You can reach the village by bus.
- Otobüsle köye ulaşabilirsin.
The rural exodus depopulated entire villages in this region of Germany.
- Kırsal göçü Almanya'nın bu bölgesindeki bütün köylerin nüfusunu azalttı.
It is said that Japanese rural villages had changed a lot.
- Japon kırsal köylerinin çok değiştiği söylenir.
Tom didn't like living in the country.
- Tom köyde yaşamayı sevmiyordu.
I go to the country every summer.
- Her yaz köye giderim.
I am nothing but a poor peasant.
- Fakir bir köylüden başka bir şey değilim.
Many peasants died during the drought.
- Kıtlık süresince birçok köylü öldü.
Better to be a dog in a city than a man in a hamlet.
- Şehirde bir köpek olmak küçük bir köyde bir insan olmaktan iyidir.
Even if only one Russian hamlet were to remain, Russia would revive.
- Sadece bir Rus köyü kalsa bile, o zaman bile Rusya yeniden dirilecektir.