The man is well-known all over the village.
- Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
In my village, there is a small, narrow footbridge over a brook.
- Benim köyümde, bir dere üzerinde küçük, dar bir yaya köprüsü vardır.
You can reach the village by bus.
- Otobüsle köye ulaşabilirsin.
My brother lives in a small village.
- Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
It is said that Japanese rural villages had changed a lot.
- Japon kırsal köylerinin çok değiştiği söylenir.
The rural exodus depopulated entire villages in this region of Germany.
- Kırsal göçü Almanya'nın bu bölgesindeki bütün köylerin nüfusunu azalttı.
They lived in the countryside during the war.
- Savaş sırasında köyde yaşadılar.
Country life is healthier than city life.
- Köy hayatı şehir hayatından daha sağlıklıdır.
I look like an old peasant.
- Yaşlı bir köylüye benziyorum.
I am nothing but a poor peasant.
- Fakir bir köylüden başka bir şey değilim.
Better to be a dog in a city than a man in a hamlet.
- Şehirde bir köpek olmak küçük bir köyde bir insan olmaktan iyidir.
Even if only one Russian hamlet were to remain, Russia would revive.
- Sadece bir Rus köyü kalsa bile, o zaman bile Rusya yeniden dirilecektir.