But he's a bad lot, is the master — a thorough bad lot, take my word for it, and I'm one as knows him well — too well, by a deal.
Tom has a very bad reputation around town.
- Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.
His behavior, as I remember, was very bad.
- Onun davranışı, benim hatırladığım gibi, çok kötüydü.
She looked terrible at that time.
- O zaman çok kötü görünüyordu.
Is it really so terrible?
- O gerçekten çok kötü mü?
The experiment resulted in a miserable failure.
- Deney çok kötü bir başarısızlıkla sonuçlandı.
The weather was miserable yesterday.
- Hava dün çok kötüydü.
The road is in a deplorable state.
- Yol çok kötü durumda.
There is much evil in the world.
- Dünyada çok kötülük var.
Some people are evil.
- Bazı insanlar çok kötüdür.
She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.
- O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.
His behavior, as I remember, was very bad.
- Onun davranışı, benim hatırladığım gibi, çok kötüydü.