If you have no food, you got to eat roots and insects in order to survive.
- Yiyeceğiniz yoksa, hayatta kalmak için kökleri ve böcekleri yemek zorundasınızdır.
Pull the plant up by the roots.
- Bitkiyi kökleriyle çekin.
Jazz has its roots in blues.
I have both Irish and German roots.
What's the square root of 100?
- 100'ün kare kökü kaç?
Money is the root of all evil.
- Para bütün kötülüğün köküdür.
Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
- İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
It was a radical change.
- O bir köklü değişiklikti.
This discovery has the potential to radically change the field.
- Bu keşif alanı kökünden değiştirmek için potansiyele sahiptir.
The origin of the fire is unknown.
- Ateşin kökeni bilinmemektedir.
The custom originated in China.
- Gelenek Çin kökenlidir.
The orchardist grafted an apple bud onto the rootstock.
- Meyve bahçesi uzmanı bir elma tomurcuğunu kök gövde üzerine aşıladı.