kârlı

listen to the pronunciation of kârlı
Турецкий язык - Английский Язык
snowy

If you don't have an accident on the snowy roads I think you should be able to get back safely. - Karlı yollarda bir kaza yapmadıysan, güvenli bir şekilde geri dönebilmen gerektiğini düşünüyorum

If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide. - Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.

profitable

Tom owns a very profitable company. - Tom çok kârlı bir şirkete sahiptir.

War is very profitable for the neocons. A war in Ukraine and against Russia can only be a great opportunity for business to them. - Savaş neoconlar için çok karlıdır. Ukrayna'da ve Rusya'ya karşı bir savaş, sadece onlar için büyük bir iş fırsatı olabilir.

productive
gainful
snowy; snow-clad, covered with snow; snow-capped
snowcapped
covered with snow

Look at the mountains covered with snow. - Karlı kaplı dağlara bak.

snow-covered, snow-clad; snowy
paying
profit bringing
beneficial
profitable, advantageous, fruitful, productive, remunerative, lucrative
juicy
fat
lucrative

Waiting tables in Boston can be lucrative. - Boston'da garsonluk kârlı olabilir.

advantageous
commercial
payable
rewarding
slush
remunerative
a lot of
payeble
fructuous
well
kar
{i} snow

According to the weather forecast, it will snow tomorrow. - Hava tahminlerine göre yarın kar yağacak.

Probably it will snow tomorrow. - Yarın muhtemelen kar yağacak.

kâr
profit

He has done this for profit. - O, kar etmek için bunu yaptı.

Let's agree to share in the profits. - Karı paylaşmada anlaşalım.

kârlı iş
Job
karlı bölge
(Tarım) snow-covered
karlı görüntü
picture noise
kârlı alışveriş
good buy
kârlı bir biçimde
lucratively
kârlı çıkmak
(for someone) to come out ahead, make a profit; (for a job) to turn out to be profitable
kâr
{i} catch

He ran to catch up to his brother. - Erkek kardeşine yetişmek için koştu.

You're going to catch hell from your wife if she finds out. - Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.

kâr
benefit

It will be to our mutual benefit to carry out the plan. - Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.

kar
(Ticaret) income

The government decided to impose a special tax on very high incomes. - Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.

kâr
capital

Podgorica is the capital of Montenegro. - Podgorica, Karadağ'ın başkentidir.

Most French people are against capital punishment. - Çoğu Fransız, idam cezasına karşıdır.

kâr
{i} return

I bought him a drink in return for his help. - Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.

When I met Hanako last Sunday, she said she had returned three days before. - Ben geçen Pazar Hanako ile karşılaştığımda, üç gün önce döndüğünü söyledi.

kâr
gain

Perry decided to gain information from Drake. - Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.

A small gain is better than a great loss. - Zararın neresinden dönersek kârdır.

kar
(Hukuk) benefit, earnings, profit, benefit
kar
(Bilgisayar) mix

Mary mixed the ingredients to make a cake. - Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.

You cannot mix oil and water. - Yağ ve suyu karıştıramazsın.

kar
(Ticaret) yield

You must not yield to temptation. - Günaha karşı boyun eğmemelisin.

He finally yielded to the request of his wife and bought a house. - O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.

kar
flake
kar
returns
kar
(Ticaret) margin

This company's profit margin is very big. - Bu şirketin kar marjı çok büyük.

This car dealership has very thin profit margins. - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.

kar
boot

Tom's boots sank deep into the snow. - Tom'un botları karın derinliklerine battı.

A group of people started off in snow boots. - Bir grup insan kar botlarıyla yola koyuldular.

kar
{i} yielding
kâr
take

His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children. - İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.

I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow. - Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.

kâr
takings
kâr
account

Our train was delayed on account of the heavy snow. - Bizim tren yoğun kar nedeniyle ertelendi.

Try to take account of everything before you make a decision. - Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.

- karlı
- Profitable
kar
profit making
kar
a profit
kâr
revenue
kâr
benefit. gain. profit
kâr
avails
aralarında karlı dağlar olmak
to be far apart, be very different
en kârlı şekilde
to the best advantage
kâr
pay dirt
kâr
avail

Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation. - Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.

The bus service won't be available until the snow has melted. - Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.

kâr
gainings
kâr
fruit

My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches. - Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.

kâr
melon

My sister likes melons and so do I. - Kız kardeşim kavun sever ve ben de.

Mary likes watermelons more than melons. - Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.

kâr
profit, gain, takings; benefit
kâr
increment
sulu karlı
slushiness
sürekli karlı
nival
Английский Язык - Английский Язык

Определение kârlı в Английский Язык Английский Язык словарь

kar
Kentucky Administrative Regulation
kar
Knowledge and Research
kar
A green mango
kar
(v rt ) to do, to make, to create; to produce; cl 5 (k126)
Турецкий язык - Турецкий язык
Üstünde kar bulunan
Kar yağan
karlı iş
İyi para getiren iş veya çalışma alanı
kâr
(Osmanlı Dönemi) kazanç
KAR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kur-Kirân) Zift, kara boya
KAR
(Osmanlı Dönemi) Deve. Dağ keçisi
KAR
(Osmanlı Dönemi) Küçük tepe
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara büyük ta
KAR
(Osmanlı Dönemi) Ses çıkmasın diye ayağın kenarıyla yürümek
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara taşlı yer
Kar
(Osmanlı Dönemi) DAHK
Kar
(Osmanlı Dönemi) ZALM
KÂR
(Osmanlı Dönemi) f. (Kelimeye bir ek olup, isimleri sıfat yapar) Eden, edici, yapan mânâlarına gelir ve li, lı, cı, ci gibi eklerin de karşılığıdır. İtaat-kâr, hilekâr, isyan-kâr, hamur-kâr, kanaatkâr...gibi
Kâr
(Osmanlı Dönemi) DE'B
kar
Kapıyı çalma
kar
Eskiden Dicle ve Fırat ırmaklarında kullanılan yelkenli bir tekne
kar
Yarar, menfaat, fayda
kar
Doktorun muayene etmek istediği yere parmağıyla vurması
kar
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı: "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu."- T. Buğra
kar
Orhan Pamuk'un bir romanı
kar
Klasik Türk müziğinde sözlü yapıt formu