Определение kâğıt в Турецкий язык Английский Язык словарь
- paper
Japan consumes a lot of paper.
- Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
The printer needs paper.
- Yazıcıya kağıt lazım.
- card, playing card
- document
- paper; playing card; letter, note
- paper; piece of paper
- (Konuşma Dili) letter, note
- folio
- cornet
- sheet
Give me a blank sheet of paper.
- Bana boş bir sayfa kağıt verin.
She handed me a sheet of paper.
- Bana bir kâğıt yaprak verdi.
- slip
I slipped on the paper and hurt my leg.
- Kâğıttan kaydım ve bacağımı incittim.
- foolscap
- kâğıt para
- note
Tom opened his safe, took out a wad of notes and handed them to Mary.
- Tom kasasını açtı, bir tomar kağıt para çıkardı ve onları Mary'ye uzattı.
- kâğıt dağıtmak
- deal
- kâğıt mendil
- tissue
I'm buying writing paper, stamps and some tissues.
- Ben mektup kâğıdı, pul ve kâğıt mendil satın alıyorum.
Can you hand me a tissue?
- Bana bir kağıt mendil verebilir misin?
- kâğıt üzerinde kalan
- paper
- kağıt tutucu
- Paper weight
- kâğıt dağıtan kimse
- dealer
- kâğıt dağıtma
- deal
- kâğıt hamuru
- pulp
- kâğıt hamuru yapmak
- pulp
- kâğıt üzerinde
- (existing) on paper, in the planning stage
- kâğıt kaplamak
- paper
- kâğıt para
- paper
As more paper money came into use, the value fell.
- Daha fazla kağıt para kullanımını girdiği için değeri düştü.
No government land could be bought with paper money.
- Hiçbir hükümet arazisi kağıt para ile satın alınamıyordu.
- kağıt çek
- (Bilgisayar) draw
- kağıt helva
- (Gıda) A kind of thin disc of light, crisp sweet wafer made in Turkey
- kağıt oyunu
- card game
- kağıt bardak
- paper cup
- kağıt dutu
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: dutgiller,tutiye) [syn.: kağıt dutu, kâğıtağacı] paper mulberry
- kağıt tabak
- paper plate
- kağıt/kalite
- (Bilgisayar) paper/quality
- kâğıt artığı
- wastepaper
- kâğıt atma
- discard
- kâğıt atmak
- discard
- kâğıt açmak
- to turn up the trump card
- kâğıt ağırlığı
- paper weight
- kâğıt bant
- paper tape
- kâğıt bıçağı
- paper cutter
- kâğıt bıçağı
- guillotine
- kâğıt dağıtmak
- to deal (out) cards
- kâğıt dağıtmak
- to deal the cards
- kâğıt ezmesi
- papier-mâché
- kâğıt fabrikası
- paper mill
- kâğıt falcılığı
- cartomancy
- kâğıt fener
- paper lantern, Chinese lantern
- kâğıt fincan
- paper cup
- kâğıt gibi
- papyraceous
- kâğıt gibi
- papery
- kâğıt gibi
- paperthin
- kâğıt gibi olmak
- to turn as white as a sheet
- kâğıt hamuru
- papier mache
- kâğıt hamuru
- stuff
- kâğıt hamuru
- paper pulp
- kâğıt hamuru
- paper stock
- kâğıt hamuru
- wood pulp
- kâğıt hamuru
- slush
- kâğıt hamuru makinesi
- pulper
- kâğıt hamuru makinesi
- pulp engine
- kâğıt helva
- wafer
- kâğıt kaplamak
- to paper, cover with paper
- kâğıt kaplamak
- to wallpaper, to paper
- kâğıt kaplatmak
- to have the walls papered
- kâğıt kebabı
- a dish made of lamb and vegetables broiled in a wrapper
- kâğıt kromatografisi
- paper chromatography
- kâğıt makası
- paper scissors
- kâğıt makinesinde kenar
- deckle
- kâğıt mendil
- tissue, paper hanky
- kâğıt mendil alabilir miyim
- Can I have some tissues
- kâğıt oynamak
- to play cards
- kâğıt oyunu
- card game
- kâğıt oyunu
- game of cards
- kâğıt para
- paper money; note, bill
- kâğıt para
- rag
- kâğıt para
- flimsies
- kâğıt para
- folding money
- kâğıt para
- flimsy
- kâğıt para
- banknote
- kâğıt para
- paper money
No government land could be bought with paper money.
- Hiçbir hükümet arazisi kağıt para ile satın alınamıyordu.
As more paper money came into use, the value fell.
- Daha fazla kağıt para kullanımını girdiği için değeri düştü.
- kâğıt para
- paper money, banknote, bill
- kâğıt para
- bill
Tom found a hundred dollar bill on the street.
- Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.
- kâğıt para çıkarma
- fin . emission
- kâğıt parçaları
- scrap paper
- kâğıt parçası
- scrap of paper
- kâğıt peçete
- paper napkin
- kâğıt peçete
- tissue
- kâğıt peçete
- napkin
- kâğıt sepeti
- wastepaper basket
- kâğıt tabakası
- (24 tabaklık) quire
- kâğıt topu
- ream
- kâğıt çekmek
- draw
- kâğıt üzerinde
- in black and white
- kâğıt üzerinde kalmak
- (for a project) to exist on paper only, not to get beyond the planning stage
- kâğıt üzerine koymak
- to put (something) in writing
- kâğıt üzerine koyulan ağırlık
- letterweight
- kâğıt şerit
- streamer
- kâğıt şerit
- (bilgisayar) paper tape
- kâğıt şeritlerin havaya fırlatıldığı geçit
- ticker tape parade
- kaba kâğıt
- coarse wrapping paper
- kareli kâğıt
- plotting paper
- katlanmış kâğıt
- folio
- katranlı kâğıt
- tarpaper
- katranlı kâğıt
- felt roofing
- kâğıdı dağıtana karşı oynanan kâğıt oyunu
- faro
- antetli kağıt
- Company headed paper
- bildiri kağıt türü
- (Bilgisayar) statement
- değerli kâğıt
- paper
- antetli kağıt
- letterhead stationery
- beyaz kağıt
- (Bilgisayar) white paper
Plain white paper will do.
- Sadece beyaz kağıt yeterli.
The argument presented in Doyle's study was first published as a white paper on drug-related crimes.
- Uyuşturucu ile ilgili suçlar konusunda Doyle'nin çalışmasında sunulan argüman bir beyaz kağıt olarak ilk kez yayımlandı.
- bobin kağıt
- (Matbaacılık, Basımcılık) roll paper
- düz kağıt
- (Bilgisayar) plain paper
- emici kağıt
- (Matbaacılık, Basımcılık) blotting paper
- hamur (kağıt)
- quality
- hamur kağıt
- (Matbaacılık, Basımcılık) paper pulp
- kıymetli kağıt
- (Ticaret) security
- kıymetli kağıt piyasası
- (Ticaret) stock market
- milimetrik kağıt
- cross-sectional paper
- parlak kağıt
- (Bilgisayar,Matbaacılık, Basımcılık) glossy paper
- renkli kağıt
- (Bilgisayar) colored paper
- tabaka (kağıt)
- sheet
- top (kağıt)
- roll
- antetli kağıt
- Letterhead, stationary with a letterhead, billhead
- atık kağıt
- waste paper
- cart kaba kağıt
- Come off it!
- mumlu kağıt
- Stencil
- taş kağıt makas
- (Oyunlar) Rock, Paper, Scissors: a common name for a popular two-person hand game. It may also be referred to as Paper, Rock, Scissors, or by other combinations of the three words. The game is often used as a selection method in a similar way to coin flipping or drawing straws to randomly select a person for some purpose. However, unlike truly random selections, it can be played with skill if the game extends over many sessions, as a player can often recognize and exploit the non-random behavior of an opponent
- şamua kağıt
- (Matbaacılık, Basımcılık) Chamois paper
- aharlı kâğıt
- sized paper suitable for calligraphy
- antetli kâğıt
- billhead
- antetli kâğıt
- letterhead, stationary with a letterhead
- antetli kâğıt
- letterhead
- antetli kâğıt
- stationery with a letterhead
- atık kâğıt
- wastepaper
- açar kâğıt
- crabs
- babalı kâğıt
- slang marked playing card, marked card
- basılı kâğıt
- form, printed paper
- başka renk kâğıt oynamak
- renounce
- başlıklı kâğıt
- billhead
- bir kâğıt oyunu
- euchre
- bir kâğıt oyunu
- omber
- bir kâğıt oyunu
- beggar my neighbor
- bir kâğıt oyunu
- ombre
- bitümlü kâğıt
- bituminized paper
- boş kâğıt
- blank
- boş kâğıt oynamak
- discard
- buruşturulmuş kâğıt
- plumper
- büyük boy daktilo kâğıt
- folio
- büyük boy kâğıt
- foolscap
- büyük tabaka kâğıt
- royal
- cart kaba kâğıt
- slang Brag away!
- damgalı kâğıt paper
- with a revenue stamp printed on it
- dantelli kâğıt
- lace paper
- delikli kağıt band
- (Elektrik, Elektronik) punched papertape
- demi boy kâğıt
- demy
- değerli kâğıt
- fin (a) valuable paper
- dolgulu kağıt
- (Denizbilim) loaded paper
- elde tek olan kâğıt
- (briç) singleton
- faiz getiren değerli kâğıt
- percent
- gofre kâğıt
- crepe paper
- hafif kâğıt torbası
- carrierbag
- havlu için krepe kağıt
- (Matbaacılık, Basımcılık) craped paper for towels
- hurda kâğıt
- spoilage
- ikinci hamur kâğıt
- a lightly glazed paper
- ince kâğıt
- tissue
- ince kâğıt
- tissue paper
- incecik kağıt
- rice paper
- incecik sağlam kâğıt
- Indian paper
- incecik sağlam kâğıt
- India paper
- isli-kağıt kaydı
- (Çevre) smoked-paper recording
- japon kağıt katlama sanatı
- origami
- kağıtlar
- (Ticaret) substitutive documents
- kitabın dışındaki kâğıt kaplık
- book-jacket
- kitabın kağıt kabı
- dust cover
- kitabın kağıt kabı
- jacket
- kitabın kağıt kabı
- dust jacket
- kitabın kâğıt kabı
- slipcover
- kitabın kâğıt kabı
- slipcase
- korozyon önleyici kağıt
- (Matbaacılık, Basımcılık) corrosion preventive paper
- kullanılmış kâğıt
- wastepaper
- kuşe kâğıt
- glazed paper
- kuşe kâğıt
- glossy paper
- kâğıtlar
- papers
Time is up. Hand in your papers.
- Zaman doldu. Kağıtlarını teslim et.
My briefcase is full of papers.
- Evrak çantam kağıtlarla doludur.
- küçük kâğıt para
- (eski) scrip money
- kırpıntı kağıt
- (Denizbilim) scrap paper
- kıymetli kâğıt form issued
- by the state for use as a legal instrument
- meşin benzeri kâğıt
- leatherette
- milimetrik kâğıt
- squared paper
- mumlu kâğıt stenciling paper, stencil
- (used in a duplicating machine)
- normal kağıt
- (Bilgisayar) paper normal
- parafinli kâğıt
- wax paper
- parlak kâğıt
- satin paper
- perdahlı kâğıt
- calendered paper
- pokerde kâğıt dağıtma sırası
- buck
- renkli kâğıt
- tinted paper
- renkli kâğıt şerit
- ticker tape
- rulo kâğıt
- continuous paper
- sayıların yazıldığı kâğıt
- tally
- standart kağıt
- (Bilgisayar) standard paper
- sürekli kâğıt
- continuous form
- tarihi kağıt
- historical paper
- tek kişilik kâğıt oyunu
- solitaire
- telli kâğıt
- gilded or silvered paper
- tepsi kağıt sıkışması
- (Bilgisayar) tray paper jam
- tirşe taklidi kağıt
- vellum paper
- yazısız kâğıt
- blank
- yağlı kâğıt
- wax paper
- yağlı kâğıt a wrapping paper resistant
- to oil or grease
- yeniden kâğıt kaplamak
- repaper
- çeltik sapından yapılan ince kâğıt
- rice paper
- çizgili kâğıt
- ruled paper
- çizgisiz kâğıt
- plain paper
- ıspanyol kâğıt oyunu
- monte
- şeffaf kâğıt
- cellophane