joseph, barbara

listen to the pronunciation of joseph, barbara
Английский Язык - Турецкий язык

Определение joseph, barbara в Английский Язык Турецкий язык словарь

dying
irtihal
dying
ölerek
dying
kıkırdama
dying
{f} öl

Binlerce asker ve sivil ölüyorlardı. - Thousands of soldiers and civilians were dying.

Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz. - Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying.

dying
ölen

O, ölene kadar en iyi arkadaşım olarak kaldı. - She remained my best friend till her dying day.

Onlar açlıktan ölen fakir çocukları düşünmüyorlar. - They don't think about the poor children who are dying of hunger.

dying
{s} ölmekte olan

Ölmekte olan hastanın ailesi ne olacak? - What about the family of the dying patient?

dying
ölmekte olan dying bed ölüm döşeği
dying
{s} cansız
dying
{i} ölme

Düşen uçak parçalarından ölme olasılığı bir köpek balığı tarafından öldürülme olasılığından 30 kez daha büyüktür. - The chances of dying from falling airplane parts are 30 times greater than the chances of being killed by a shark.

Tom ölmekten korkuyor. - Tom is afraid of dying.

dying
(isim) ölme
dying
f., bak. die
dying
dying confession declaration ölüm döşeğinde yapılan itiraf
dying
dying will ölmek üzereyken ifade edilen arzu
dying
{s} nesli tükenen
dying
die öl
dying
açıklama

Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır. - Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.

dying
{s} ölüm

Ya hayata tutun ya da ölüme teslim ol. - Get busy living or get busy dying.

Ölüm hiçbir şeydir. Onun yerine yaşayarak başla - sadece daha zor değil fakat aynı zamanda daha uzundur. - Dying's nothing. Start instead by living - not only is it harder, but it's longer as well.

Английский Язык - Английский Язык
dying
joseph, barbara
Избранное