Tom şakayla çok zengin olmadığını söyledi.
- Tom said jokingly that he was not very rich.
Bazı şeyleri şaka olarak bile söylememelisiniz.
- Some things you shouldn't even say jokingly.
O ona şaka yollu sordu: Henüz nasıl araba süreceğini öğrenmedin mi?
- He jokingly asked her: Haven't you learnt how to drive yet?
Hey, külotlu şakalardan vazgeçmenin zamanı geldi.Okuyucuları soğutacaksın,seni sürüngen.
- Hey, it's about time you quit it with the panty jokes. You'll put off the readers, you creeper!
Bu şakadan başka bir şey değildi.
- It was nothing but a joke.
Fıkra anlatmak hoşuma gidiyor.
- I like to tell jokes.
Tom fıkra anlatmaktan hoşlanır.
- Tom enjoys telling jokes.
Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.
- Tom isn't good at telling jokes.
Tom Mary'nin fıkrasını duyduğunda kıkır kıkır güldü.
- Tom chuckled when he heard Mary's joke.
Tom para hakkında asla şaka yapmaz.
- Tom never jokes about money.
O, o konuda bir şaka yaptı.
- He made a joke about it.
Şaka yapmakta iyi değilim.
- I'm not good at making jokes.
Bu tam bir alay konusu.
- It's a complete joke.
Onlar tam bir alay konusu.
- They're a complete joke.
The president was a joke.