Çocuk çabucak öğreniyor.
- The child is learning quickly.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- The argument quickly got out of control.
O hızla hareket etti ve yangını söndürdü.
- He acted quickly and put out the fire.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.
- World War One did not end quickly or easily.
Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- I need it as quickly as possible.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Ses çok hızlı şekilde hareket eder.
- Sound travels very quickly.
Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık.
- We fixed that pretty quickly.