Bir zamanlar hayatın bir şaka olduğunu, her şeyin de bunu gösterdiğini düşünürdüm. Artık biliyorum.
- Life is a jest, and all things show it, I thought so once, and now I know it.
Şakacıktan öldürdüğün sincap ciddi olarak ölür.
- The squirrel that you kill in jest, dies in earnest.
Sen alaycı davranıyorsun.
- You're being facetious.
Ben alaycı davranıyordum.
- I was being facetious.
Yeni saray soytarısıyla tanıştın mı?
- Have you met the new court jester?
I shall not succumb to your jests!.
He made a gesture of impatience.
- O bir sabırsızlık jesti yaptı.
Gesture is another way of communication.
- Jest diğer bir iletişim yoludur.