Sıcaklıyorsan ceketini çıkar.
- Take off your jacket if you're warm.
Ben kırmızı ceket sevmiyorum.
- I don't like the red jacket.
Patatesleri kabuklarıyla mı pişirdin?
- Did you cook the potatoes in their jackets?
O, ona ceketini uzattı sonra kapıyı açtı ve onun gitmesini rica etti.
- She handed him his jacket then opened the door and asked him to leave.
O, aşağıda kürk ceketini çıkardı, yukarı gitti ve kapıyı hafifçe çaldı.
- He removed his fur jacket downstairs, went up, and knocked lightly on the door.
Tom ceketinin cebinden bir zarf çıkardı.
- Tom withdrew an envelope from his jacket pocket.