Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
- Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
By following this book's advice, I was able to pull myself out of poverty.
- Bu kitabın tavsiyelerini izleyerek, kendimi fakirlikten kurtarabilirdim.
Tom spent all afternoon at the airport watching the airplanes land and take off.
- Tom tüm öğleden sonrayı havaalanında inip kalkan uçakları izleyerek geçirdi.
Tom is lying on the sofa watching TV.
- Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor.
I grew up watching Pokemon.
- Pokémon izleyerek büyüdüm.
In Soviet Russia, television watches the audience!
- Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!
Their traces can still be found.
- İzleri hala bulunabilir.
NASA's Mars rover discovered traces of a river bed.
- NASA'nın Mars gezicisi bir nehir yatağının izlerini keşfetti.
The dog followed me to my home.
- Köpek beni evime kadar izledi.
Although each person follows a different path, our destinations are the same.
- Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
I've got better things to do than to keep track of what Tom's doing.
- Tom'un yaptıklarını izlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
The hunter followed the bear's tracks.
- Avcı ayının izlerini takip etti.
I didn't see anybody following us.
- Bizi izleyen birini görmedim.
Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
- Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
- Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
I love watching soccer games.
- Futbol oyunlarını izlemeyi severim.
I grew up watching Pokemon.
- Pokémon izleyerek büyüdüm.
Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
- Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
I don't want to leave any paper trails.
- Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.
Boys trail girls in language skills.
- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
- Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.