I didn't see anybody following us.
- Bizi izleyen birini görmedim.
He went out for a walk, with his dog following behind.
- O, arkasında izleyen köpeği ile yürüyüşe çıktı.
I like watching Code Lyoko.
- Code Lyoko'yu izlemeyi seviyorum.
My father usually watches television after dinner.
- Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
This security system allows us to trace employees movements anywhere they go.
- Bu güvenlik sistemi çalışanların hareketlerini gittikleri yerde izlemelerine izin verir.
Their traces can still be found.
- İzleri hala bulunabilir.
Although each person follows a different path, our destinations are the same.
- Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
We should follow his example.
- Biz onun dersini izlemeliyiz.
The hunter followed the bear's tracks.
- Avcı ayının izlerini takip etti.
They followed the tracks the car had left.
- Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.
I asked Tom to stop following us.
- Tom'un bizi izlemeyi bırakmasını istedim.
Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
- Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
- Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
I grew up watching Pokemon.
- Pokémon izleyerek büyüdüm.
I love watching soccer games.
- Futbol oyunlarını izlemeyi severim.
Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
- Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
Boys trail girls in language skills.
- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
I don't want to leave any paper trails.
- Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
- Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.