He made an admission that he had lied.
- O, yalan söylediğini itiraf etti.
His admission that he had stolen the money astonished his family.
- Onun parayı çaldığını itirafı ailesini şaşkına çevirdi.
Tom has signed a confession.
- Tom bir itiraf imzaladı.
You signed a confession.
- Bir itiraf imzaladın.
Tom acknowledged that he was hoping to become the new class president.
- Tom yeni sınıf başkanı olmayı umduğunu itiraf etti.
He admitted that he stole the gold.
- O, altını çaldığını itiraf etti.
Tom admitted to killing Mary.
- Tom Mary'yi öldürdüğünü itiraf etti.
We should give Tom a chance to confess.
- Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.
Mary confessed that she had given Tom her phone number.
- Mary telefon numarasını Tom'a verdiğini itiraf etti.
Whip him until he confesses.
- İtiraf edene kadar onu kırbaçlayın.
That wasn't so hard to admit, was it?
- İtiraf etmek o kadar zor değildi, değil mi?
Tom didn't want to admit that he didn't know.
- Tom bilmediğini itiraf etmek istemiyordu.
We should give Tom a chance to confess.
- Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.
She was forced to confess.
- O, itiraf etmek için zorlandı.
A sin confessed is half forgiven.
- İtiraf edilen bir günah yarı yarıya bağışlanır.
We should give Tom a chance to confess.
- Tom'a itiraf etmek için bir şans vermeliyiz.