It's our duty to always obey the law.
- Yasaya itaat etmek her zaman görevimizdir.
I can't do anything but obey him.
- Ona itaat etmekten başka bir şey yapamıyorum.
He had to obey her decision.
- Onun kararına itaat etmek zorunda kaldı.
We have to obey orders.
- Emirlere itaat etmek zorundayız.
Their culture values obedience to those in positions of authority.
- Onların kültür değerleri, otorite konumundaki kişilere itaat etmektir.
The pupils disobeyed their teacher.
- Öğrenciler öğretmenlerine itaat etmedi.
His negotiators had disobeyed his orders.
- Onun arabulucuları onun emirlerine itaat etmedi.